Soru - Bir yapıtın ortaya çıkması, "doğum-doğurma" olarak nitelendirilirse, bu "doğum-doğurma"yı nasıl yaparsınız? Cevap - Hiç belli olmaz... Kimileyin sezaryenle doğururum, kimileyin dokuz doğururum, kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar... Bir bakmışsın, iyice kısırlaşmışım, hiç doğurmam... Bu "doğurmak" nitelendirmesini hiç sevmedim ya, bir eserin yaratılmasına doğurmak diyorsanız ne yapalım... Doğurgan sayılırım, ama doğurganlığımdan değil, zora gelmemden çok doğurmam... ister istemez doğuracaksın; yaşam koşullan, geçim zorla doğurtturuyor, yumurtlatıyor bile.
Soru - Bir yapıtın ortaya çıkması, '' doğum- doğurma olarak nitelendirilirse, bu “doğum-doğurma ”yı nasıl yaparsınız? Cevap - Hiç belli olmaz... Kimileyin sezaryenle doğururum, kimileyin dokuz doğururum, kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar... Bir bakmışsın, iyice kısırlaşmışım, hiç doğurmam... Bu “doğurmak” nitelendirmesini hiç sevmedim ya, bir eserin yaratılmasına doğurmak diyorsanız ne yapalım... Doğurgan sayılırım, ama doğurganlığımdan değil, zora gelmemden çok doğurmam... Ister istemez doğuracaksın; yaşam koşulları, geçim zorla doğurtturuyor, yumurtlatıyor bile.
Reklam
“Üzerine konuşulamayan üzerine, içmek lazım… İyi olan tek şey denizin üstüne yayılmakta olan kötü Rum şarkılarıydı. Bir de Levrek. Saçlarıyla oynamaktan ve üşümekten hiç vazgeçmeyecekmiş gibiydi. İyi bir günbatımından beklenebilecek her şey vardı gökyüzünde, tüm sıcak renkler, hafif bir esinti ve şarap kokusu. Hiç gülümsemedi, hiç gülümsemeyecekmiş gibiydi. Eski bir hikaye anlatmaya başladığı sırada, ayağının hemen altında küçük bir halka oluştu, sustu. Sanki ‘bazen iri bir horoz balığı kadar hırçınlaşabilir her şey; bazen Tartaros çukuru kadar derinleşebilir’ demek istedi. O sırada gök yüzünden bir örs düşse ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi yeryüzüne ve tunçtan bir örs düşse yeryüzünden ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi gözbebeklerine. Gerçekten öyleydi, inanın… Uzun, ışıksız ve soğuk bir yoldu, elini adamın göğsünde ısıttı. Sonra sevişelim dedi, doğurmak istiyorum kendimi! Hiçbir K.adın doğuramaz(mı) beni yeniden!(?) Kaan Çaydamlı, 23 Mart/Afili Filintalar.
Dokuz doğurmak
Çengeloğlu Tahir Paşa o dönem için asayişi bozuk olan İzmir de geceleri belirli saatler arasında sokağa çıkma yasağı uygulamış. Bir gece o saatlerde yasağa uymayan yada sokakta olan insanları Zaptiyeler toplayıp Karakol avlusuna getirmişler,bu sorguyuda bizzat Tahir paşa yapmış, Sırayla her birine teker teker çok ağır sorular sormuş. Paşa baştan dokuzuncu sıradakine gelince tekrar sormuş. ‘’Yahu sen? Tellakları duymadınmı?Ne diye sokaktasın bu vakitte? Adam bir telaşlı bir terli; ‘’Paşa hazretleri ,karım doğuruyordu.Valla ebe aramaya çıktım.Bir iki adım sonra zaptiyeler tuttu beni.Zavallı karım ne haldedir bilmiyorum ‘’ demiş. Tahir Paşa bir hata edildiğini anladıysada sakallarını sıvazlayıp, ‘’Seni bu kez affediyorum.Amma, o karın olacak Hatuna söyle ,bir daha öyle olur olmaz saatlerde doğurmaya kalkmasın ‘’demiş. Adam kan ter koşa koşa eve gelip,komşu kadınların arasından karısının yattğı yatağa gelmiş. Adam;’’Nasılsın?Nemiz oldu ‘’ demiş. Karısıda ‘’ Sen ne biçim adamsın Ebe bulamaya diye gititin? Kim bilir nerelerde eğlendin? Sen benim nasıl doğurduğumu biliyormusun ? demiş. Adam ise hararetle, ‘’Ah bre hatun sen neler diyosun?? Sen bir kere doğurdun. Ben sıradaki sekiz kişiden sorgu nöbeti bana gelinceye kadar dokuz doğurdum.’’ demiş
Pembe oda nedir?
2013 yılında uygulamaya konuldu. ...hükümlü ve tutuklulara en geç 3 ayda 1 kez olmak üzere 3 saatten 24 saate kadar eşleriyle kurumun bu tür ziyaretler için ayrılan bölümünde, personelin yakın nezareti olmaksızın mahrem şekilde eş görüşmesi ödülü veriliyor. Bu oda uygulamaya konulduğunda ilk dokuz ayda 7 bin 628 tutuklu hükümlü ve mahkum eşleri ile bir araya geldi. Odalarda neler var? Her odada çift kişilik yatak, masa, iki sandalye, mini buzdolabı, metal elbise dolabı, banyo ve tuvalet var. Ses geçirmeyen nitelikte pencere ve perdeler var
Sayfa 189 - Doğan KitapKitabı okudu
DOKUZ DOĞURMAK Çengeloğlu Tahir Paşa (ö. 1851), Osmanlı bahriye teşkilâtının ıslahı için gayretle çalışmış bir amiraldir. Kaptanıderya olduğu dönemde Bahriye Dairesi, Kasımpaşa'daki Divanhane (Şimdiki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı) binasında bulunuyordu. O sırada, padişah iradesiyle bütün Kasımpaşa ve Galata havalisinin asayiş görevi
Reklam
33) DOKUZ DOĞURMAK  Çengeloğlu Tahir Paşa (ö. 1851), Osmanlı bahriye teşkilâtının ıslahı için gayretle çalışmış bir amiraldir. Kaptanıderya olduğu dönemde Bahriye Dairesi, Kasımpaşa'daki Divanhane (Şimdiki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı) binasında bulunuyordu. O sırada, padişah iradesiyle bütün Kasımpaşa ve Galata havalisinin asayiş görevi
Soru - Bir yapıtın ortaya çıkması , '' doğum - doğurma '' olarak nitelendirilirse , bu '' doğum - doğurma '' yı nasıl yaparsınız? Cevap - Hiç belli olmaz... Kimileyin sezaryenle doğururum , kimileyin dokuz doğururum , kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar... Bir bakmışsın , iyice kısırlaşmışım , hiç doğurmam... Bu '' doğurmak '' nitelendirmesini hiç sevmedim ya , bir eserin yaratılmasına doğurmak diyorsanız ne yapalım... Doğurgan sayılırım , ama doğurganlığımdan değil , zora gelmemden çok doğurmam... İster istemez doğuracaksın ; yaşam koşulları , geçim zorla doğurtturuyor , yumurtlatıyor bile.
Böyle soruya böyle cevap =))
Soru: -Bir yapıtın ortaya çıkması"doğum-doğurma"olarak nitelendirilirse,bu "doğum-doğurma"yı nasıl yaparsınız? Cevap: -Hiç belli olmaz...Kimileyin sezaryenle doğururum,kimileyin dokuz doğururum,kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar...Bir bakmışsın,iyice kısırlaşmışım,hiç doğurmam...Bu "doğurmak"nitelendirmesini hiç sevmedim ya...
Dokuz doğurmak
— Aman karıcığım. Geçmiş olsun, neyimiz var? Kadın, adama hiç yüz vermeyerek sitem etmiş: — Efendi, ne kadar da rahatsın. Güya ebe aramaya gitmiştin. Desene ki arkadaşlarınla keyfe çıktın da şimdi utanmadan gelmiş, hâlimi soruyorsun!? Adamcık çaresiz, cevap vermiş: — Hatun, hatun! Sen burada bir doğurdunsa, sorguda sıra gelinceye kadar ben dokuz doğurdum. Bu deyim, dilimizde, sonucu merakla beklenen uygulamaların tedirginliğini bildirmek üzere kullanılır.
Reklam
Nasıl yazıyormuşum ?
Hiç belli olmaz... Kimileyin sezaryenle doğururum, kimileyin dokuz doğururum, kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar... Bir bakmışsın, iyice kısırlaşmışım, hiç doğurmam... Bu "doğurmak" nitelendirmesini hiç sevmedim ya, bir eserin yaratılmasına doğurmak diyorsanız ne yapalım... Doğurgan sayılırım, ama doğurganlığımdan değil, zora gelmemden çok doğurmam... İster istemez doğuracaksın; yaşam koşulları, geçim zorla doğurtturuyor, yumurtlatıyor bile.
Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Ne diyordu? Döverim seni deyip ağzımı kapatıyor, sıkıştırıyordu beni. Baba- annene söylerim, atarız seıü bu evden gibi şeyler söylüyordu. Ba- baannem de diktatör bir kadındır, dayağım da çok yemişimdir. Be- ni soba maşasıyla dövdüğünü, perde açık kaldı diye maşayla kafa- mı kırdığım bilirim. Korkarak büyüyorsunuz evin içinde. En büyük korkum böyle bir şeyi onlara söylersem beni evden atmalarıydı. Bannabüecek tek bir ev var, hiçbir yere gidemem. Arkanızda kim- se olmayınca düşündüğünüz şey o oluyor. Nereye gideceksin? Git- sen iki gün sonra laf yaparlar; insan eti ağırdır, ağır gelir insanlara. Taciz böyle böyle devam etti. En son artık çok ileri gitti. Bir gün, gündüz saatlerinde, o zaman da dokuz yaşlanndaydım herhal- de, arkadan tecavüz etti bana. Sonra kan aktı, bir hafta on gün ken- dime gelemedim. Küçücüktüm, korkmuştum, canım çok yanmıştı.
Çoçuk doğurmanın neresi mucize ?
Çocuk doğurmanın bir mucize olduğu inanışı nereden geliyor? Ben bu olayı kaçırmışım, tamam. "Bu bir mucize, çocuk doğurmak bir mucize." Hayır, değil! Yediğin yiyecekleri anüsten dışkı olarak çıkarmaktan öte bir mucize değil! Bir kimyasal reaksiyon, sadece bundan ibaret. Neyin mucize olduğunu bilmek isterseniz: Sinemada konuşmayan bir çocuk yetiştirmek. İşte, işte, işte size mucize. Her dokuz ayda bir, dünyadaki herhangi bir erkek ve kadın, bu vıyaklayan yavrulardan birini çıkarabiliyorsa, bu mucize değildir
Kelimeler neden güzel olsun?
Ben altı yaşında tacize uğramaya başladım, dokuz yaşında kadın oldum. Dokuz yaşlarındaydım tecavüz ettiğinde. Bir hafta normal oturamadım. Hep yan oturuyordum, çok canım yandı. Sonra devam etti, ne zaman canı isterse buldu, yakaladı ve yaptı.
Sayfa 45 - Ensest Mağduru Çocuk
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.