"Şu yaşadığımız yıllar boyunca insanlar düşüncelere dalmaktan bucak bucak kaçıp kendilerini dolu dizgin ötekileşmenin kucağına bıraktılar. İşte bunun için, bugün Avrupa'da ötekileşmeden başka şey yok!"
Hiçbir yerde memleketin Birinci Cihan Harbi’nde geçirdiği tecrübenin acılığı burada olduğu kadar vuzuhla görülemezdi. Bu, eski ressamların tasvir etmekten hoşlandıkları şekilde, ölümün zaferi idi. Dört yıl, bu dağlarda kurtlara insan etinden ziyafetler çekilmiş, ölüm her yana dolu dizgin saldırmış, seçmeden avlamıştı. Uğursuz tırpan durmadan, bir saat rakkası gibi işlemiş, rastgeldiği her şeyi biçmişti. Bununla beraber nüfusu altmış binden sekiz bine inen Erzurum Milli Mücadele’ye önayak olmuş, Ermenistan zaferini idrak etmiş, yavaş yavaş sağ kalan hemşehrilerini toplamaya başlamıştı.
Ümit Yaşar Oğuzcan ~Sahibini Arayan Mektuplar
1.mektup
geceydi...bütün insanların çırılçıplak olduğu bir zamandı.
onları düşünüyordum; gümüş tepsilerdeki kristal kadehlerden zamanı yudumlayan insanları düşünüyordum. irili ufaklı aynaların karşısında enseleri bembeyaz kadınlar boyanıyordu. uzun uzun parmakları vardı kadınların.. öpülmeye alışmış
Sensiz kahrolmak vardı. Seninle yaşamak vardı dolu dizgin.
Seninle her gece birbirimizi yenilemek vardı odalarda. Odalara sığmamak vardı. Bir sel gibi taşmak vardı gecelerden.
Ezilmekten çekinme ... Gerilemekten sakın!
İradenle olmalı bütün uzaklar yakın,
Dolu dizgin yaparken ülküne doğru akın,
Ateşe atılmalı, denize dalmalısın.
"Gelme diyorsun
Bu gel demektir
Birazdan güneş doğacak
Dolu dizgin atlılar geçecek yüreğimden
Seni düşüneceğim
Gümüş mahmuzların parlaklığınca
Yağmur nal izlerini örtmeden
Sana geleceğim
Bekle beni"