Çocukluğumun geçtiği mahalleye çok çok uzun yıllar sonra tekrar gitmek nasip oldu.Oturdugumuz sokak çıkmaz sokaktı.O sokağın başına geldiğimde sanki bütün hatıralarım iyisiyle kötüsüyle yavaş yavaş zihnimde canlanmaya başladı.Epeyce bir zaman sokağın başında kalakaldım.O beton sokakta oradan oraya koşan çocukların kendim olduğu günler tekrar
Tüketmeye çok meraklıdır insan, başta kendini sonra verilen nimetleri hatta aşkı bile tüketir. Ona aşık bir kalbi bile tüketir, ona bahşedilen bu zenginliğin farkında bile değildir. Öylesine savurur bir başka söze... Sözleri de tüketir insan zamanla oysa ben üreten insanları hep sevdim. Onlardan aldığım enerji hiçbir canlıda bulamadım. Bir domates üretin, bir aşk üretin, bir fikir üretin... Üretmenin sonunda gözlerinizde oluşan ışığı görmek tüm yaşamı güzelleştiriyor. Mucize sizsiniz. Arkanıza önünüze bakmayın. Ellerinize bakın. Ve iyikisiniz.
Reklam
“Diyorum ki Toplasak tası tarağı Kapatsak telefondaki tüm hesapları Hiç kimsenin bilmediği bir köye yerleşsek. Küçük bir bahçesi Bahçesinde köpeği Yemişler dikelim fidandan Biraz da domates falan.
Gençlik, Anılar, Dayak...
Biraz kafamızı dağıtalım mi? Gündem karışık, insanlar stresli, ekonomi.... seçimler...vatan haini!... “şu”cu-“bu”cu... ohooo say say bitmez! İşte bunlardan sebep, nasılsa iş olacağına varır deyip olacağına varmışlardan söz edelim biraz. Son zamanlarda çok güzel öykü denemeleri okuduk sitede ya hep hüzünlendik, bakalım gülümseyebilecek miyiz? Siz
Deniz İçilmekle Bitmez...
Bu yazı ne bir ağıttır ne bir sitem, bu yazı bir utançtır... Küçüklüğümden beri bende kalan bir alışkanlık vardır herhalde annem yüzünden. Okula beni geç kaldırınca sadece ekmek ve domates verirdi "hızlıca ye, bir yudum çay da iç hemen git okuluna," derdi. Şimdilerde de kısa bir vaktim varsa bir şey için, ekmek arası domates yapıp
~ Tarlalar ~
Yağmur yüklüyorum yüreğime İçimdeki ekinlerin bir gün ihtiyacı olur diye Güneşi çalıyorum çocukların güleç yüzlerinden Sonrasında yeşersinler diye. Sokaklarda dolaşıyorum Kalabalıklar içinde çapalıyorum ruhumun tarlalarını , kafelerde harmanlıyorum Çarşı telaşında domates , soğan pazarlığında ekiyorum tohumlarımı. Ne yalnızlığına bakıyorum ardımdaki yılların Ne de yılgınlıklarına Ne korkutuyor beni esareti anlaşılmazlığın Ne de bir beklenti sonucu duyulan hayal kırıklıklarında alıyorum soluğu . İnsan için olan her şey Elbet yine insana döner bir gün Ben tarlalarımı Sizinle ekip biçiyorum... 22.07.2008 By J. Osterman
Reklam
Barış Manço / Barış Abimiz / Çook özlenen
31 Ocak 1999 günü, 7’den 77’ye herkesin sevdiği, çocukluğumuzun süper kahramanı, uzun saçları yüzükleri ve takılarıyla kalbimize yer etmiş kişi, bizim kuşağın Barış Abisi gitti.... O gittiği her ilin sınırında durur ve il nüfusunu gösterir tabelaya +1 eklerdi ya, bu sefer -1 ekleyip gitti... Onu bunu bilmem güzel adamdı. Tüm ülkeye kendini
Günaydın! Hangi Buzdolabı Vatandaşına Kendinizi Yakın Hissediyorsunuz?
Domates (parlak): Cesur, idealist, kaşif, hayalperest Enginar: Bilge, sağduyulu, sorumluluk sahibi, koruyucu Elma: İnatçı, zeki, hazır cevap, depresif Zencefil: Kimsesiz, yalnız, gizemli, biraz deli
Buzdolabı Vatandaşları
Buzdolabı Vatandaşları
Beğenip okuma listenize alırsanız çok mutlu olurum 🤗 Not: Bir gastronomi uzmanı olduğum için genelde kitabın tariflerle alakası olup olmadığını merak ediyorsunuz doğal olarak. Asla alakalı olmadığını, bunun bir roman, gastronomi odağında yazılmış ilk edebi eser olduğunu dile getirmem lazım. Teması ve konusunu daha detaylı merak eden, bana özelden yazabilir.
Bir gün bir gemi kazası sonucu hiç ayak basılmamış ıssız bir adaya düşüyoruz.. Ama ada çok güzel, resmen cennet gibi.. İçerilerde koyu yeşil harikulade ormanlar, ırmaklar, şelaleler, aklına gelebilecek her türlü tropikal meyveler, her güzellik, her şey var... Orada çok acı yada tatlı anılarımız oluyor.. İlk zamanlar yakınlarımızdan şehirlerden
Eskiler ne güzel demiş; Kalbine göm. Dua ile sula! Nasibinde varsa çiçek açar.Bizimkiler domates biber olur inşallah 😅
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.