Hürriyetin mumla
arandığı bir dönemde “Arkadaşım eşek” diyordu.
“Domates, biber, patlıcan!” diyordu. (Ama hiç hıyarlardan bahsetmiyordu)
“Oku bakim!” diyordu ve dinleyicilere “A-yı!”
kelimesini okutturuyordu. Tabii ayının veya ayıların kim
veya kimler olduğunu söylemiyordu.
“İşte hendek işte deve”
diyerek zorluklara işaret ediyordu. “Sarı Çizmeli Mehmed
Ağa bir gün sorar hesabı” diyerek, yiyenlere, soyanlara,
yiyip soyup tüyenlere mesaj yolluyordu.
Biri bana, “Bitkiler de yardıma muhtaç bir hale düştüklerinde imdat diye bağırırlar.” deseydi, “Hadi canım sende! Öyle şey mi olurmuş, bağırsalardı elbet duyardık.” der, bu duruma pek ihtimal vermezdim. Fakat bitkiler üzerinde yapılan bir araştırma, işin, benim düşündüğüm gibi olmadığını; suya ihtiyaç duyan ya da zarar gören bitkilerin strese girdiklerini, düştükleri halden bir an önce kurtulmak için çığlık attıklarını, yani yardım istediklerini gösterdi.
Bu araştırma; buğday, mısır, domates bitkisi gibi bitkiler üzerinde yapıldı. Araştırma ekibi, bitkileri farklı gruplara ayırarak, sesten izole edilmiş kutulara koydu. On santimetre uzaklığa ise yirmi ile iki yüz elli kilohertz arasındaki ses frekanslarını kaydedebilen ultrasonik mikrofonlar yerleştirildi. Gruplara ayrılan bitkilerin kimilerine hiç dokunulmamışken kimileri beş gün boyunca susuz bırakılmış, kimilerinin de sapları kesilmişti. Sonuç: Bitkilerin, kırk ile seksen kilohertz arasında, balonlu naylon ambalajların patlama seslerine benzeyen sesler çıkardığı ve her bitkinin kendine has bir sesle bağırdığı görüldü. Yani susuz kalmış bir domates bitkisinin sesiyle, bir kaktüsün sesi aynı değildi.
Bitkilerin çıkardığı sesleri, yüksek frekansları algılayan hayvanlar, böcekler duysa da insan kulağının işitme aralığının dışında kaldığından insanlar, algılayamıyor.
Kolomb Mübadelesi denen süreçte buğday, şeker, pirinç ve muz Batı'ya; buna karşılık mısır, patates, tatlı patates, domates ve çikolata da Doğu'ya gitmiştir.
Malzeme listesi:
Bir buçuk kiloluk ördek, 25 gr tereyağı, 4 diş sarımsak, iki bardak un, baharat, bir kaşık domates salçası, 4 portakal, 50 gr şeker, 3 kaşık konyak, 3 kaşık sirke, 3 kaşık şarap, karabiber, zeytinyağı ve tuz. :)
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
.. Edip Cansever..
AKP yandaşları bugünlerde - Diriliş, Payitaht gibi - dizilerle Osmanlı'yı yüzeysel olarak yüceltse de meselenin iktisadî yönünü hiç bilmiyor.
Bilselerdi; domates- biber fiyatları ne Erdoğan'ın ağrına giderdi ne de çiftçinin canı yanardı. Şunu da eklemeliyim:
Osmanlı cahillerinin sevmediği Atatürk, Osmanlı fiyatlandırma sistemini devam ettirdi!
Yıkan kim miydi: Erdoğan'ın ve itibarıyla yandaşların "kahramanı" Turgut Özal!
Devamında... Tansu Çiller Osmanlı piyasa sistemine "komünist" dediğinin farkında değildi! "Son komünist Ankara'yı yıkacağız!" diye bağırıyordu mitinglerde! Cahillik, ekonomi profesörlüğüyle de oluyor bu ülkede!
:)
Malzemeler :
Ekmek
Yumurta
Domates
Çay
Şeker
Tereyağı
Tava
Tabak
Çatal
Çay kaşığı
Tuz
Ben!
Yapılışı :
"Bir tatlı huy ile bütün o serveti mutlulukla yemek...
Kadimce
Hadi afiyet olsun.
'' Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler. ''
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu