Öncelikle belirtmek isterim ki, ben bu kitabı, bu versiyondan değil, Süleyman Doğru'nun çevirdiği Koridor Yayınları'ndan okudum. Hikaye, La Mancha isimli bir şehirde, ismi belirtilmeyen bir kasabada, Alonso Quijano (İsminin bu olduğu kesin olarak bilinmiyor) adlı bir adamdan bahsederek başlar. Şövalye kitaplarıyla kafayı bozmuş olan bu adam, bir gün gezgin şövalye olmaya karar verir. Sevdiği kadını, kullanacağı atı, mahnazını bulduktan sonra bir sefere çıkmaya karar verir ve olaylar bu şekilde gelişir. Çok fazla detaya girmeye gerek yok ama gerçekten Don Kişot, bugüne kadar gördüğüm en havalı roman karakteri. Gerçekten bir zır deli olması bir yana, çok şiirsel konuşması ve kendinden eminliği ile kitabı sevmemi sağladı. Tabii, kitabı sevmemi sağlayan bir karakter daha var, o da dünyanın en iyi şövalyesinin en sadık yardımcısı Sanço Panço. Delilik konusunda Don Kişot'tan aşağı kalır bir yanı olmadığı gibi, kendisi zekası, komik kişiliği ve keyfine düşkünlüğü ile öne çıkıyor. Hatta kitapta Don Kişot ona bir ada vaat etmişti, ama o vâli oldu ve bu sadece 10 gün sürdü. Bunun nedenini ise 'Beni açlıktan öldüren münasebetsiz bir doktorun insafına kalmaktansa kendimi ekmek kırıntılarıyla doyurmayı yeğlerim' demişti. Kısacası, kitabı sevdim. Karakterler arasındaki diyaloglar, kitapta Şovalyemiz ve yardımcısı ile tanıştığı insanların hikayelerini dinleyip sorunlarına çözüm bulması falan filan derken dolu dolu ve beni tatmin eden bir kitap olmayı başardı.