Bütün yaşamınız bir düşten ibaret. Kendinize ilişkin bilginizin yegane gerçek olduğu hayali içinde yaşıyorsunuz. Sizin gerçeğiniz kendi çocuklarınız, anne babanız da içinde olmak üzere sizden başkası için gerçek değil.
Bütün yaşamınız bir düşten ibaret. Kendinize ilişkin bilginizin yegane gerçek olduğu hayali içinde yaşıyorsunuz. Sizin gerçeğiniz kendi çocuklarınız, anne babanız da içinde olmak üzere sizden başkası için gerçek değil.
Sizi bütün dünya sevebilir ama sizi mutlu edecek olan bu sevgi değildir. Sizi mutlu edecek olan, içinizden gelen sevgidir. Değişim o sevgiyle gelir, herkesin size duyduğu sevgi ile değil.
Başka birisinin yaptığı hiçbir şey sizin yüzünüzden değildir. Bir kez bu farkındalığa eriştikten, hiçbir şeyi üzerinize almamaya başladıktan sonra şefkat ve anlayış sizi bağışlayıcı kılacaktır.
Zihninizde affedilemez bile olsa sizi yaralayanı bağışlamalısınız. Hak ettiği için değil, siz acı çekmek, size yapılanı her hatırlayışınızda kendinizi bir kez daha yaralamak istemediğiniz için bağışlayacaksınız.
Mutluluğunuzu alıp başka birisinin ellerine bırakacak olursanız er geç kıracaktır. Mutluluğunuzu başka birisine verirseniz alıp götürebilir. Çünkü mutluluk yalnızca sizin içinizden gelebilir ve sevginizin sonucudur. Mutluluğunuzdan siz sorumlusunuz. Başka birisini hiçbir zaman kendi mutluluğumuzdan sorumlu kılamayız.
Söz konusu olan, dayatılan bir düşünceyi izlemek değildir;kendinizi bulmak, kendi özel yolunuzdan ifade etmektir. İşte bunun için sanattır yaşamınız. Toltekler "ruh sanatçısı" der. Toltekler kendilerini yürekleriyle ifade edebilenler, koşulsuzca sevebilenlerdir.
Yaraları açtığımızda içlerindeki bütün zehirden temizleyeceğiz. Nasıl yapacağız bunu? Aynı Üstat çözümü bize bundan ikibin yıl önce gösterdi;bağışlayarak. Yaraların zehrini akıtmanın yegane yolu budur.