Sanma gittim buralardan mürekkebin hafızasında saklı söz seğirir yazdıkça geçtikçe, kaldıkça döneceğim bir gün söz !
Mustafa İnan'ı onlar da efsaneleştirmişler. 864 Tahsin, "Mustafa, İsviçre'ye doktora için gidince, onun hemen doktora almasını profesör mahzurlu bulmuş, diye başlıyor bir efsaneye: "Önce matematikten, fizikten filân imtihan etmek istemiş. Mustafa yanaşmamış buna: 'Benim mektebim, en az sizinkiler kadar kıymetli,' diyerek diretmiş. Onu çok 'milliyetçi' bulmuşlar ve bir süre doktora vermemişler. Bir gün Mustafa'nın bulunduğu bir toplulukta, o sıralarda Belçika'da çöken bir köprüden söz ediliyormuş. Profesör birden Mustafa'ya dönmüş, 'İşte senin doktora tezinin konusu,' demiş, 'bu köprüde malzemenin yorulmasını incele bakalım.' Mustafa da bu sözü çok ciddiye almış, hemen çalışmaya başlamış. Bir süre sonra, bulduğu ilk neticeleri göstermek ve çalışmalarının ilerlemesi bakımından fikrini almak için profesörün yanına gitmiş. Onun yaptıklarını inceleyen hoca, 'Sen doktor olmuşsun bile,' diyerek hayretini ve hayranlığını belirtmiş. 'Olmaz,' demiş Mustafa, 'Önce matematikten imtihan edin beni, ondan sonra karar verin.' Sonra ona bir laboratuvar kurmuşlar, köprünün maketini yaptırmışlar camdan. Doktorayı bitirince de İsviçre'de kalması için çok ısrar etmişler. Elçilik kanalıyla baskı bile yapmışlar. Kabul etmemiş. 'Ben memleketime döneceğim,' demiş. İşte böyle 'milliyetçi' bir çocuktu Mustafa.
Reklam
Uyanırken ilk mırıldandığım söz “Eve döneceğim,” olmuş. “Ev” derken nereden söz ettiğimden ben de emin değilim ama bunu söylerken acı acı ağlamışım.
"Rüzgârla gidiyorum Orphalese halkı; ama boşlukta yitmeye değil... Eğer sizin ihtiyaçlarınızın ve benim sevgimin tamamına erdiği bir gün olmadıysa bugün, bir başka güne kadar verilmiş bir söz olsun. İhtiyaçları değişir insanın, fakat sevgisi ve sevgisinin ihtiyaçlarının karşılandığını görme arzusu değişmez. Öyleyse, bilin ki daha yüce bir sessizlikten döneceğim."
Sayfa 46
Uyanırken ilk mırıldandığım söz "Eve döneceğim," olmuş. "Ev" derken nereden söz ettiğimden ben de emin değilim ama bunu söylerken acı acı ağlamışım.
Reklam
"Senin için geri döneceğim. Söz veriyorum," dedi tekrar. Sonra da gitti.
Sayfa 64 - YabancıKitabı okudu
Uyanırken ilk mırıldadığım söz "Eve döneceğim," olmuş. "Ev" derken nereden söz ettiğimden ben de emin değilim ama bunu söylerken acı acı ağlamışım.
Sayfa 138 - Tokyo MangaKitabı okudu
Sanma gittim buralardan mürekkebin hafızasında saklı söz seğirir yazdıkça geçtikçe, kaldıkça döneceğim bir gün söz!
Sayfa 35
“Üç yıl,” dedi Goro yüzünü dönmeden. “Lütfen, üç yıl bekle. Sonra döneceğim, söz veriyorum.” Sesi cılız çıkmıştı ama kafe küçüktü. Artık sadece bir buhar olmasına rağmen Fumiko, Goro’nun sesini duyabi liyordu. “Döndüğümde..." Goro alışkanlıkla sağ kaşına dokun du ve Fumiko’ya duyulamayacak kadar boğuk bir sesle bir şeyler söyledi. “Ha? Ne dedin?” O anda Fumiko’nun geçmişle ilgili farkındalığı parlak bir buhar oldu. Kaybolup giderken ka feden çıkmadan önce Goro'nun geri dönüp ona baktığını gördü. Sadece kısa bir an için olsa da yüzünde, “Belki bir kahve ismarlarsın,” dediği günküne benzer, muhteşem bir gülümseme olduğunu görmüştü.
Reklam
- Sinan abim şehit olduğunda "Akşam döneceğim."diye verilen sözlerin geçerli olmadığını anlamıştım. Savaşta söz verilemediğini görmüştüm.
Ulysses’in o uzun yolculuğa dönüşmüş olan hayatım. Geçmişinden koparak ayrı düşmüş, artık geçmişi de yaşanmış bir düş haline dönüşmüş olan kendi hayatım, zaman zaman karabasana dönüşen, gördüğü düşün korkunç hayaletlerinden kendini kurtaramayan, nereye – kendi öz adasına, İthaka’ya mı, döneceğini bilmeyen, gençliğinin İthaka’sını yeniden benimseyebileceğine inanmayan, böylece içinde yaşadığı gerçekle de güçlü bağlar kuramayan, gemisinin rotasını nereye çevireceğini bilmeyen, sade güneşi, ışığı, ağır ağır değişen iklimleri izleyen, ölü sulara atılmış bir teknede yol alarak...geçmişinin kölesi değil ama, bir gelecek tasarımına göre de biçimlenemeyen bir varlık... Ne bir düşmüşlükten söz ediyorum ben, ne de bir pişmanlık dile getirmek istediğim. Döneceğim kenti yeniden sevemeyeceğimi biliyorum. Öyle bir değişti ki o! Şimdi sokaklarında tanımadığım, yabancı yerlerden gelen korkunç bir kalabalık dolaşıyor. Şimdi, artık bu uzun yolculuğun sonunda İthaka’ya varsam da, ürkmüş gözlerle seyredeceğim onu...
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
_Maske takarak yaşıyoruz ve maskenin içindeki gerçek beni unutup, ideal benliği gerçek sanıyoruz. Gerçek benliğimizle çatışma sonucu hastalanıyoruz. _Ortaçağda felsefesinde Tanrı, insanı kurgulayarak yaratır ve insan, tanrıya ulaşmak için uğraşır. Bu kurgu dünyası bir sınavdır. Ortaçağ ilkel insanı bu yüzden bir maske takar. Rönesans özgür
G Ü N A Y D I N
Döneceğim, orası muhakkak. Ne zaman? Nasıl? Bil­miyorum ama, döneceğime söz veriyorum.
Sayfa 188
Resim