477 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 1 hours
Kırmızı Pabuçlar
... Hatırladığım kadarıyla, Toronto'nun Ontario Gölü kenarındaki sanat merkezi Harbourfront'ta geçen bir perşembe gecesiydi. Harbourfront'un edebiyat faaliyetlerinden sorumlu sanat yönetmeni Greg Gatenby, Paris'teki iki dilli bir Kanada kitapçısı olan Abbey Kitabevi'ni destekleyen bir okuma günü düzenlemişti. Toronto'nun ünlü yazarlarından çoğu,
Margaret Atwood
Margaret AtwoodRosemary Sullivan · Everest Yayınları · 201324 okunma
533 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 16 days
“Kinyas ile Kayra! Ellerinde her zaman sarı ışık noktalarının dans ettiği adamlar...” Baştan sona sinir uçlarıma hücum eden bir kitap oldu. Kadına şiddetin, tecavüzün, kanın, uyuşturucunun, intihar ve ölüm düşüncelerinin hiç peşinizi bırakmayacağı bir kitaba hazırsanız buyurun. Kinyas ve Kayra’nın hayatla mücadeleleri , çoğunlukla da kendileriyle
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202227.3k okunma
Reklam
64 syf.
8/10 puan verdi
Yirmi sekiz yaşındaydı. Yaklaşık yüz elli adet antidepresan, elli adet uyku ilacı alarak intihara teşebbüs etti. Hastaneye kaldırdılar. İki gün sonra ayağa kalktı. Gece ikide usulca, kimse görmeden hastanenin pis, köhne tuvaletine giderek kendini o pis, köhne tuvaletin kapısına ayakkabı bağcıklarıyla astı. Yirmi sekiz yaşındaydı. Nedense içime en
Psikoz 4.48
Psikoz 4.48Sarah Kane · Sub Yayınları · 2016108 okunma
Dostun vefâlısı olmaz, dostun diğer adıdır vefâ...
İnsanın gönlüne hangi tohum düşerse, onunla yer içer, onunla nefes alır, beraber büyürlermiş o tohum ile... Yıllar öncesinden de böyle içinde büyük bir boşlukla, yitirdiğini ararmışcasına bir çaba içindeydim. Neyin çabası bu neyi istiyordum ya da kaybolan hangi ânımdı. Neden ân? Neden bir eşya, bir insan, bir makam-mevkii, ya da sevdiği bir
Ne içtiyse artık :/
"Bilinçsiz ya da yarı bilir, yarı bilmez özlemlerim hala devam ediyordu. Ama gerçek istekler değildi bunlar, sadece istemek için istiyordum; daha güçlü, daha az kontrol edilebilen, daha tutkulu ve daha az tatmin edilen arzuları arzuluyordum; hem daha dolu dolu yaşamak, hem de acı çekmek istiyordum."
Var Bi Hayalimiz..
Yıkım özlemi çektiysem tek nedeni bu gözün imha edilme olasılığıydı. Deprem istiyordum, deniz fenerini denize yıkacak doğal bir afet. Dönüşüm istiyordum; bir balığa, bir deniz canavarına, bir muhribe dönüşmek. Yeryüzü yarılıp tek bir esnemeyle her şeyi yutsun istiyordum. Kentin denizin dibini boyladığını görmek istiyordum. Bir mağarada oturup mum ışığında kitap okumak istiyordum. Kendi bedenimi, kendi arzularımı tanıyabileceğim bir değişim için gözün imhasını istiyordum. Gördüklerimi ve duyduklarımı derinlemesine düşünebilmek için bin yıl yalnız kalmak istiyordum – ve unutmak için. Dünyanın insan yapımı olmayan bir parçasını istiyordum, kusma raddesine geldiğim insandan tamamen bağımsız bir parçasını. Bütünüyle toprağa ait, fikirden yoksun bir şey istiyordum. Kanımın damarlarımda tekrar akmaya başladığını hissetmek istiyordum, yok olma pahasına bile. Taşı ve ışığı içimden söküp atmak istiyordum. Doğanın karanlık doğurganlığını istiyordum; rahmin derin kuyusunu, sessizliği ya da ölümün karanlık sularının kıyıya vurmasını. Acımasız gözün aydınlattığı gece olmak istiyordum; yıldızlarla, süzülen kuyruklu yıldızlarla bezeli bir gece. Geceye ait olmak; ürkütücü bir biçimde sessiz, aynı anda hem kavranamaz hem de anlaşılır olmak. Bir daha asla konuşmamak, dinlememek, düşünmemek. Hem kapsanan hem de kapsayan olmak. Merhamet yok, şefkat yok. Sadece toprağa ait bir insan olmak; bir bitki, bir solucan, bir nehir gibi. Ayrışmış olmak; ışık ve taştan mahrum, molekül kadar değişken, atom kadar dayanıklı, dünyanın kendisi kadar kalpsiz.
Reklam
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.