Aslında, birinin çıkıp nihayet doğru şeyler söylemesini, yükü paylaşmasını istiyordu. Birinin onu onaylamasını, hakkını teslim etmesini, çıkmazına gereken değeri biçmesini istiyordu.
İçlerinde hep bir sızı vardı ama bununla ilelebet yaşamayı öğrenmeleri gerekiyordu herhalde. Kimi zaman, özellikle de en mutlu anlarında, gözlerinin dolmasını önleyemiyorlardı.
Onlarsa kendilerine ilişkin, inatla benimsedikleri bir görüşü savunurlardı ki bu, sıradan kişiler oldukları, böyle olmaya da hak taşıdıkları inancıydı.