Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben;
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken.
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi,
Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına
Bir canlı avladı Adem dedi adına
İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken
Tutar suçu yükler kendinden başkasına
Bu dünyada nedir payıma düşen, hiç Nedir ömrümün kazancı felekten, hiç
Bir sevinç mumuyum sönüversem hiçim Bir kadehim, kırılsam ne kalır benden, hiç.
Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok; Öyle bir inci ki bu büyük sır delen yok; Herkes aklına eseni söylemiş durmuş, İşin kaynağına giden yolu bulan yok.
Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir
Birkaç günlük cennetimiz cehennemimizdir
Bugün su içtiğin şu testi toprak olunca Mezarına atılır belki bir gün, kim bilir.
Rahmetin var , günah işlemekten korkmam;
Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.
Hem sana el değdirmeğe elim varmaz,
Hem sensiz aldığım nefes, nefes olmaz;
Bir garip dert bu, kimseye de açılmaz:
Bir zehir zakkum ki, tadına da doyulmaz.
Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin,
Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin;
Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen
Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.