"Eğer düşüncede öldürdüklerimiz hakikaten yok olsalardı, yeryüzünde kimse kalmazdı. İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız. Mutlak bir mahkeme önünde, bir tek melekler beraat ederdi. Zira başka bir varlığın ölümünü -en azından bilinçsizce- dilememiş bir varlık olmamıştır. Her birimiz ardımızda bir dost ve düşmanlar mezarlığı sürükleriz; bu mezarlığın yüreğin uçurumlarına atılmış veya arzuların yüzeyine yansıtılmış olması da pek mühim değildir.."
E.M Cioran
"Her şeyin emrine âmâde olduğu bir dünyada kimin başı dönmemiştir ki? Cani, özgürlüğünü sınırsız bir şekilde kullanır ve gücünün fikrine karşı koyamaz. Başkalarının hayatına son verme konusunda, o da her birimizle aynı düzeydedir. Eğer düşüncede öldürdüklerimiz hakikaten yok olsalardı, yeryüzünde kimse kalmazdı. İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız. İnsan öldürme eğilimlerini kendilerine itiraf etme cüreti olmayanlar da cinayetlerini rüyalarında işlerler, kâbuslarını cesetlerle doldururlar. Mutlak bir mahkeme önünde, bir tek melekler beraat ederdi. Zira başka bir varlığın ölümünü -en azından bilinçsizce- dilememiş bir varlık hiç olmamıştır. Her birimiz ardımızda bir dost ve düşmanlar mezarlığı sürükleriz; bu mezarlığın yüreğin uçurumlarına atılmış veya arzuların yüzeyine yansıtılmış olması da pek mühim değildir..."
"Her birimiz ardımızda bir dost ve düşmanlar mezarlığı sürükleriz; bu mezarlığın yüreğin uçurumlarına atılmış veya arzuların yüzeyine yansıtılmış olması da pek mühim değildir."
Eğer düşüncede öldürdüklerimiz hakikaten yok olsalardı,
yeryüzünde kimse kalmazdı. İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız. İnsan öldürme eğilimlerini kendilerine itiraf etme cüreti olmayanlar da cinayetlerini rüyalarında işlerler, kâbuslarını cesetlerle doldururlar. Mutlak bir mahkeme önünde, bir tek melekler beraat ederdi. Zira başka bir varlığın ölümünü -en azından bilinçsizce- dilememiş bir varlık hiç olmamıştır. Her birimiz ardımızda bir dost ve düşmanlar mezarlığı sürükleriz; bu mezarlığın yüreğin uçurumlarına atılmış veya arzuların yüzeyine yansıtılmış olması da pek mühim değildir.
İnsan öldürme eğilimlerini kendilerine itiraf etme cüreti olmayanlar da cinayetlerini rüyalarında işlerler, kabuslarını cesetlerle doldururlar. Mutlak bir mahkeme önünde, bir tek melekler beraat ederdi. Zira başka bir varlığın ölümünü - en azından bilinçsizce- dilememiş bir varlık hiç olmamıştır. Her birimiz ardımızda bir dost ve düşmanlar mezarlığı sürükleriz; bu mezarlığın yüreğin uçurumlarına atılmış veya arzuların yüzeyine yansıtılmış olması da pek mühim değildir.