Dün oyunda kardeşim gelene kadar biraz oynamak istedim ve takıma hiç tanımadığım biri geldi. Sonra biri daha.
Ben nasıl geldiklerini anlamaya çalışırken ilk gelen "Oynuyor musun, oynuyorsan ses
Unutma!
Her şey geçer, ömür de geçer, bütün tartışmalar biter, bütün gündemler değişir, bütün unvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider. Ne
“Başkalarının ne dediği ya da bunu ne kadar sık ve cazip bir biçimde söyledikleri umurumda bile değil: Hayatın harika, değerli bir lütuf olduğuna beni hiç kimse, asla ve asla ikna edemeyecek. Çünkü işin doğrusu: Hayat bir felakettir. En temel varoluş gerçeği -ortalıkta dolanıp yiyecek bir şeyler bulmaya ve dost edinmeye çalışmak ve başka her ne yapıyorsak- felakettir. Herkesin bahsettiği bütün o aptal “Memleketimiz” saçmalığını unut: Yeni doğmuş bir bebek mucizesini, açan tek bir çiçeğin sevincini, Hayat Sen Anlaşılmayacak Kadar Güzelsin laflarını falan. Bana sorarsan -ki bunu ölünceye kadar, bu nankör nihilist yüzümün üstüne yığılıp artık söyleyemeyeceğim kadar zayıf düşünceye kadar inatla tekrar edeceğim- bu bok çukuruna doğmaktansa, hiç doğmamak daha iyidir. Hastane yatakları, tabutlar ve kırık kalplerle dolu bir lağım.”
Mani | el-Mani İsminin Anlamı
EL-MÂNİ: kötülüklere engel olmak, istemediği şeylere engel olmak, izin vermemek anlamlarına gelmektedir. Bu şekilde Kur’an’da zikredilmemiş, meşhur Esma-i Hüsna
Bu kitabı okurken tüylerim diken diken oldu deymini dibine kadar hissettim. Her bir yaşanmışlık öyle bir etkiliyor ki seni acaba diyorsun şu aldığım nefes bana helalmidir diye sorguluyorsunuz