...Baş salladığını da görünce kendisi üzerine çalıştıklarını anladı ve istemeyerek de olsa pohpohlandığını, utandığını hissetti. Harold arkadaşına ondan söz etmiş miydi? Gireceğinden habersiz olduğu bir sınav mıydı bu? Geçtiği için rahatlamıştı, Harold'ı utandırmadığına seviniyordu, bir de verdiği bütün rahatsızlığa rağmen Harold'ın konuğu olmayı hak ettiği, ileride yine davet edileceği için mutluydu.
Her geçen gün Harold'a biraz daha güveniyor, bazen aynı hatayı tekrarlıyor muyum diye endişeleniyordu. Güvenmek mi daha iyiydi, çekinmek mi? İnsan bir tarafıyla hep
ihanet beklerken gerçek bir dostluk yaşanabilir miydi? Bazen Harold'ın cömertliğini, ona memnuniyetle inanışını suistimal ediyormuş gibi hissediyor, bazen bu kadar temkinli davranmasının doğru tercih olup olmadığını merak ediyordu; çünkü sonu kötüye varırsa kendinden başka kabahatli olmayacaktı. Fakat Harold'a güvenmemek de kolay değildi: Hem Harold zorlaştırıyordu, hem de Jude kendi işini zorlaştırıyordu; Harold'a güvenmeyi, kendini ona teslim etmeyi, içindeki yaratığın hiç uyanmayacağı bir uykuya dalmasını yürekten istiyordu.
Kendinden başka herkesten korku, kendindense nefret
Merhabalar kitapsevenherkes ailesi bugün size is
Uzun bir zamandır yorumunu yazmayı ertelediğim bir kitabı sonunda sizlerle paylaşmaya karar verdim. Açıkçası biraz psikolojimi bozan bir kitap olduğu için okuduktan sonra sindirmek ve kitabı tekrar elime alıp yorumunu yazmak zaman aldı. Ve işte beklenen gün geldi. Değer Bir Hayat'ı bir de benim
İnsanın en iyi dostunu küçülmüş görmek istediği bir gerçektir. Dostluk çoğunlukla küçülme temeli üzerine kurulur. Zeki her insanın bildiği, sır olmaktan çoktan çıkmış bir gerçektir bu.