Dostoyevski denince herkesin aklına ilk olarak "Suç ve Ceza", "Karamazov Kardeşler", "Ecinniler" gibi şaheserlerin geldiği, hikayelerin onların yanında sönük kaldığı bir gerçektir. Ama kısa öykülerinde bile insanı bu kadar etkilemek ne kadar zor bir yazar için.
Yıllardır bu kadar çok okunması ve sevilmesi nedendir
Sabahleyin uyandım, sanırım saat sekizdi, oda tamamen aydınlıktı. Ansızın uyanmıştım, bilincim yerindeydi ve birden gözlerimi açtım. O, masanın yanında duruyordu ve elinde de tabanca vardı. Uyandığımı ve ona baktığımı fark etmedi. Birden elinde silah bana yaklaştığını gördüm. Hemen gözlerimi kapattım. Uyur numarası yapmaya başladım.
Yatağıma
Bu Murat Menteş ile ilk tanışlığım. Ama kendisiyle çok yakın arkadaş olduk şimdiden. Arkadaşlığımızı sürdürmeyi düşünüyorum. Bu kitapda Murat Menteş beni isimlerini sıkca duyduğumuz dahi üstatlarla tanıştırdı. Karşılıklı çay içtik. Sohbet ettik. Bir tek Bukowski ile kadeh kaldırdık.
Bu kitapta Murat Menteş -Fârâbî, Shakespeare, Dostoyevski, Hacı Bektaş-ı Veli, Nietzsche, Hüseyin Rahmi, Agatha Christie, Neşet Ertaş Kurt Vonnegut, Orhan Veli
ve Bukowski ile sohbet etmemiz için zaman yolculuğuna çıkardı bizi. Aralarından tanıdıklarım, okuduklarım, fikirlerini düşüncelerini bildiğim üstatlar da vardı. Kitabı okuyarak onların yazdıklarını, okuduklarımı hatırladım. Tanımadıklarım hakkında ise bir fikir sahibi oldum. Her birine olan ilgim arttı. Eserleri ile tanışmak için sabırsızlık duyuyorum.
Zaten kitap alıntılarla yazılmış bir eser. Murat Menteş bizi aydınlatacak sorular soruyor. Hakan Karataş bize okurken zevk verecek çizimler yapmış. "Derde deva randevu" başlı başına büyük bir emek. Çok ince çalışılmış. Bu 1. ciltti. Bulabilirsem 2. cildi de okumak isterim.
Avrupa’yı sadece bir Hıristiyan
kulübü olarak görme sloganı bir noktayı kaçırıyor: Rusya
Hıristiyandır; fakat, her şeye rağmen dışlanmaktadır. Haydi,
18. yüzyılda Rusya’nın dışlanması anlaşılabilir; ama 19. ve
20. yüzyılda insan “Niye?” diye soruyor; çünkü siz
Mendeleyev’siz bir kimya düşünebilir misiniz? Loboçevski
olmadan bir matematik, acaba Tolstoy, Dostoyevski olmadan
bir edebiyat düşünebilir misiniz? Rus romanı Fransız
edebiyatını geçen bir romandır. Pek öbürleri düzeylerinde
olmasa da Çaykovski, hatta “Güçlü Beşler” denen RimskyKorsakov, Borodin, Glinka, Mussorgsky, Glozunov vs
olmadan bir musiki düşünebilir misiniz? 19. yüzyıl boyunca
belki Rus resmi olmadan resim düşünebilirsiniz; ama, işte 20.
yüzyılın başında Chagall ve diğer Rus avangardları olmadan
dünya resmini düşünebilir misiniz? Oysa Avrupa
medeniyetinin, kültürünün sütunlarından biri olan bir kültür
ve halk dahi, pekâlâ Avrupa’nın dışında düşünülmektedir.
Oğuz Aktürk ''Alıntılarla Yaşıyorum'' okuma grubunda bu ay Oblomov kitabını okuduk. Grubu herkese tavsiye ederim, yeni katıldım, gayet güzel.
Kitap alegorilerle dolu, derin bir kitap. Bu alegorileri ve göndermeleri incelemede vereceğim:
Uzanmak İlya İlyiç için ne hastalarda ya da uykusu gelmiş
insanlarda olduğu gibi bir
Gökyüzü öylesine açık ve yıldızlıydı ki, ona bakınca insan ister istemez kendisine soruyor: Böylesine bir gökyüzünün altında dargın ve kaprisli insanlar yaşayabilir mi?