Israrla soruyor gibidir Dostoyevski: Suçu isleyen mi suçlu, yoksa onu aklından geçiren mi? Öldüren mi suçlu, yoksa kan dökme eylemini felsefi açıdan mümkün kılan düşünce tarzının kendisi mi?
Ve kendine soruyorsun: Nerede hayallerin? Ve başını sallıyor, şöyle diyor: Yıllar ne çabuk geçiyor! Ve yine soruyor kendine: Ne yaptın bunca yılı? En iyi zamanlarını nereye sakladın? Yaşadın mı yaşamadın mı?
Ve yine soruyor kendine:
Peki, bunca yıl ne yaptın?
Hayatının en iyi yıllarını hangi mezarlığa gömdün?
Gerçekten yaşadın mı yoksa yaşadığını mı sandın?