Birinci bölüm oldukça felsefi, insanın beyninin içine girmiş Dostoyevski, yeraltına..
Okurken ucu bucağı yokmuş, bazı cümlelerin sonu gelmeyecekmiş gibi hissettirse de bir yandan analizlerin samimiliğine kapılıyorsunuz, sayfalar sayfaları kovalıyor, bir çırpıda bitiyor ilk bölüm.
Okuduğum diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de insanın kıyıda köşede kalmış (ya da yeraltında kalmış demeliyim) gün yüzüne çıkartılmayan ruh hallerini ustalıkla kaleme dökmeyi başarıyor. Belki de kendi gizli düşüncelerini..
İkinci bölüme gelince, bir hikaye çıkıyor karşımıza. Yeraltı düşünceleriyle örtüşen, bu düşüncelere sebep olan, ya da bu düşüncelerin eseri olan bir davranış hikayesi..
Okumak keyifli de olsa bir yandan karaktere kızmadan da edemedim, bir insan bu kadar mı aksi olur, istediğini verseniz bu sefer hoşnutsuz istemediğini savunur?!
Bazen de etrafındaki herkese nefret duyarken acaba esas kızdığı kendisi miydi, bunun bir yansıması mıydı hal ve tavırları? diyorum.
Kitaptaki son cümlede geçtiği gibi bir “çelişkiler insanı”nın çelişkili ruh halleri ve davranışları.. konu garip ama anlatımı son derece başarılı, içine çekiyor ve kendini okutuyor.
#okudumbitti #fyodordostoyevski #yeraltındannotlar