Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
İnsanoğlu hesabına en büyük tehlike kaynağı, midenin doyumsuz arzularıdır. Hz. Adem (A.S.) ile Havva'nın huzur ve istikrar yurdundan (cen-netten) çıkarılarak horluk ve yokluk diyarına (dünyaya) gönderilmelerinin sebebi odur.
Reklam
İnsanoğlu, güzel olanı tüketmekle meşhurdur; kutsal olanı pazarlamak, saygı duyduğunu bir gün çiğnemek, sevgi beslediğini dalından koparmakla meşhurdur. Bu, insan türünün varoluşundan bu yana form değiştirerek, farklı boyutlara kavuşarak ve artarak süregelmiştir. Öyle ki bunu inkar etmek, insan türünü inkar etmekle paralellik kazanmıştır. Bu durum yaşadığımız çağda son raddeye ulaşmıştır. Mevcut düzenlerin yıkılıp yerine yeni düzenlerin kurulması, savaşlar, kıyımlar, artan çocuk ölümleri, daracık sokaklara sığdırılmış bin bir türlü pislik, doyumsuz insanoğlunun elinden yok olmaya yüz tutmuş bir doğa, ruhları ellerinden alınarak robotlaştırılmış bedenlerin yaşamak için birbirini ezmesi, bütün güzel şeylerin tacirlerce rafa kaldırılıp bir fiyat listesine tabi tutulması, vicdanların körelmesiyle birlikte girilen en haklı mücadelelerin taraf bulamamasıyla sonuçsuz kalması, dünyaya-doğaya ve insanın insana hükmetme mücadelesi ve daha nicesinin artarak devam ettiği bir çağ...
"Topraktan kopan insanoğlu bir daha o aşk ile başka bir şeye bağlanamadı. Eşya ile 'kullan at' ilişkisi başladı. Her şeyi hızla tüketiyoruz artık, belki bu yüzden insan doyumsuz, huzursuz, bencil, nobran ve dengesiz. Kimse kimseye güvenmiyor."
Daima tamahkar ve doyumsuz olan, kendiyle veya Tanrı ile hiçbir zaman barışamayan insanoğlu pek tuhaftır; günleri huzursuzlukla ve beyhude çabayla, geceleri de inatçı ve suçlu arzuların boş rüyalarıyla doludur.
Sayfa 286 - Kapra Yay.Kitabı okudu
İnsanoğlu hesabına en büyük tehlike kaynağı, midenin doyumsuz arzularıdır.
Reklam
Püfff
“İnsan Soyunun Tarihi”nde hayallerin, umutların ve beklentilerin şiirsel varlığı hemen insanın yorulmak bilmez "mutluluk” arayışına dönüşür. Mutluluk, anlatısal dokuya sürekli olarak işlenir, öyle ki giderek daha ele avuca sığmaz, daha gerçekdışı bir seraba dönüşür. Aslında, mutluluğun var olup olmadığını ya da gerçek bir özü olup olmadığını kimse bilmez. Geceyi yıldızlarla donatabilen ve insan ruhuna hiç olmazsa geçici olarak esenlik verebilen Iupiter bile kendi yarattığı varlıkların doyumsuz özlemlerini tatmin etme gücünden yoksundur. Yapabileceği tek şey, yaşamı karmaşıklaştırarak insanların dikkatini dağıtmaktır; onlara yaşamı anlamlı ya da amaçlı gösteren güçlü yanılsamalar ya da hayaller bile gönderir. Ama bastırılmaz bir bilgi arzusu içindeki insanoğlu Hakikat'i ister. Hakikat yeryüzüne geldiğinde, bütün yanılsamalar yok olur; böylece insanlar eskisinden de daha çaresiz hissederler kendilerini. Bu aşamada Iupiter ile öteki tanrılar, sonsuz merhametleriyle, Aşk'ı gönderirler; Aşk yalnızca çok az kimsenin yüreğinde barınır, ama "içine girmeyi seçtiği ruhlarda ... o sonsuz umudu ve çocukluk günlerimize özgü güzel ve sevgili hayalleri uyandırıp canlandırır." Aşk, Leopardi'nin dört yıl önce "Angelo Mai'a" adlı şiirinde yazmış olduğu gibi, son yanılsamadır ve sevgililerin belli bir mutluluk duymalarının tek nedeni, aşkın onları çocukluk günlerine, yanılsamalar ve beklentiler çağına döndümesidir. Böylece, "İnsan Soyunun Tarihi" kendi başlangıcının yeniden keşfiyle sona erer.
424 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Merhaba kitap severler; Sevdiğim bir yazarın naif anlatımıyla, düşündüren,sorgulatan kitabıyla geldim. Ders çıkartılacak o kadar çok cümleler altına sığınan haykırışlar,müslümanlara yapılan sırf inançlarından dolayı zulümler,savaş altında oynanan oyunlar,nefretle zalimce ötekileştiren yine aynı varlık,doyumsuz insanoğlu... Bir sırrın etrafında
Kalbim Sende Kaldı
Kalbim Sende KaldıBilal Civelek · Yediveren Yayınları · 0371 okunma
Hiç düşündünüz mü, insanoğlu hiç yaşlanmasaydı dünyanın hâli nasıl olurdu? İnsanların doyumsuz arzuları ve çıkar savaşları daha çok artar, dünya daha kötü bir yer olurdu şüphesiz. Bize düşen, her yaşın ayrı bir güzelliği olduğuna inanarak, anlamlı bir ömür geçirmeye çalışmak olmalı.
·
Puan vermedi
Karanlığın Yüreği ve Sömürgecilik Üzerine
İnsan yönetme tutkusu olan bir yaratıktır. Güçlü insanlar zayıf insanları ve hayvanları yönetme eğilimindedir. Tıpkı insanlar gibi güçlü ülkeler de zayıf ve fakir ülkeleri yönetir ve onlardan faydalanmak isterler ve buna sömürgecilik denir. Güçlü devletler zayıf devletlerin topraklarından, emeğinden ve kaynaklarından yararlanır. Sömürgecilikte
Karanlığın Yüreği
Karanlığın YüreğiJoseph Conrad · Can Yayınları · 20114,191 okunma
Reklam
İnsanın Öz'üne döndüğü yaşlılık da bir nimettir
Hiç düşündünüz mü, insanoğlu hiç yaşlanmasaydı, dünyanın hâli nasıl olurdu? İnsanların doyumsuz arzuları ve çıkar savaşları daha çok artar, dünya daha kötü bir yer olurdu şüphesiz. Bize düşen, her yaşın ayrı bir güzelliği olduğuna inanarak, anlamlı bir ömür geçirmeye çalışmak olmalı.
68 syf.
4/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Değerli Roketseverler, öncelikle On İki Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Yalpağan Yılı'nın (Dragon's Year) ilk ayında yayınevi değişikliğine rağmen Ruhşen Doğan Nar, azmiyle üçüncü sayıyı çıkararak bizi bir araya getirdi. Ön siparişten geç geldiği için Aralık 2022 baskı tarihi olsa da hepimiz bu ayın içinde okuduk. Üçüncü sayıda kağıt
Roket 3 Bilimkurgu Öykü Seçkisi
Roket 3 Bilimkurgu Öykü SeçkisiKolektif · Roket Kitap · 20246 okunma
Hiç düşündünüz mü?
insanoğlu hiç yaşlanmasaydı, dünyanın hâli nasıl olurdu? İnsanların doyumsuz arzuları ve çıkar savaşları daha çok artar, dünya daha kötü bir yer olurdu şüphesiz. Bize düşen, her yaşın ayrı bir güzelliği olduğuna inanarak, anlamlı bir ömür geçirmeye çalışmak olmalı.
218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.