Kumru ile Kumru Tahsin Yücel ile tanışma kitabım oldu. Onunla Gökdelen ile tanışmakta niyetim ama bu kitabına imiş nasip.
Kumru ölmüş ablasının ismi ile yaşamına devam eder, bir köyde doğmuştur,babası kunduracıdır ve fakirdirler abisi evlensin diye onu istemeye gelen Pehlivan’a verir babası onu.Kocası ile hiç bilmediği koca İstanbul’a gelir Kumru bir kapıcı dairesine..
Kumru, insanoğlunun ne kadar doyumsuz olduğunun kanıtıdır. Hiçbir şeyi yokken çalışıp kendi emeği ile bir buzdolabı alması ile başlar her şey, daha sonra okumayı öğrenir, ehliyetini alır, arabası olur bitmek bilmeyen istekler ama elde ettiği her şeyin sonunda da asla mutlu olmayan Kumru.. İçindeki hasreti, kırgınlıkları,eksiklikleri elde ettiği hiç bir şeye rağmen dindiremez Kumru..
Dili sade ve konuşmaları şiveleri ile anlatan güzel bir eser olmuş.. Ama Kumru’nun bazı eşyalara aşırı derece de tutkusu çok fazla uzatılarak anlatması beni sıktı biraz.. İnsanlığı doyumsuzluk ve tatminsizlik bitirecek ve asla mutlu olamamak… Oysaki yüksekler gözümüz olacağına elimizdekilerin kıymetini bilsek aza kanat etsek yeterli idi.. Bakarak, görerek hissederek yaşasak ya..
Okumaya başlarken böyle bir kitap olacağını bilmiyordum. Kitapta biraz bilim kurgu var ama felsefe konusu da ağır basıyor. Bilim kurgu kitaplarını okumayı pek sevmem ama felsefi yönünden dolayı sevdiğim bir kitap oldu. Olaylar çok akıcıydı bu yüzden kısa sürede bitirilebilir bir kitaptı benim için.
Kitabın konusuna gelince hayatı her anlamda kötü
Göğü Delen Adam
Alıntılarını paylaşırken daha bir beğendim kitabı.
Tuiavii haklı aslında Papalagi yani beyaz adamlar yani biz fazla robotlaşmıyor muyuz? Evet hayatımızı kolaylaştırıyor bunca yenilik ve evet Tuiavii de bunu biraz abartarak bize aktarıyor ama kabul etmek lazım ki benliklerimiz kayboluyor. Hemde sürekli tüketmek, daha çoğunu daha güzelini hep daha daha daha fazlasını istememiz yüzünden .
Ve sanırım bir gün gerçekten göğü delip sonumuzu getireceğiz.
Milyonların Cahide'si
Cahide Sonku, Muhsin Ertuğrul'un yıldızını fark ettiği, küçük yaşlarda beyaz perdeye çıkardığı, Türk tiyatrosunun kilometre taşlarından biri.
Bu kitap detaylı bilgi vermeden nasıl anlatılır pek bilemiyorum. Fakat okuduğumdan beri herkese okuyun okutturun diyorum. Hem zirveyi hem en dibi görmüş bir yaşam... Son satırlara geldiğimde dilimden "Kaybolan Yıllar" şarkısı eksik olmadı. Bu kitabı bir şarkıyla özdeşleştirmek gerekirse kuşkusuz bu olurdu bence.
Dünya her döndüğünde farklı felaketle sınanan her sınavda tökezleyen yıldızımız Cahide Sonku. Türkiyenin gözdesi ve tiyatroların aranan yüzüyken nasıl olur da bu hale geldi? Hem yazarın hem anlatıcının hem de okurun içinden çıkamadığı bir soru bu. Sadece "doyumsuzluk" demek ne kadar doğru olabilir yitip gitmiş bir yaşamın ardından.
Bu duygu dolu fırtınalı biyografiyi bitirdikten sonra aldığım en önemli ders ise "İnsanın en büyük savaşının iradesiyle olduğudur. Edindiğimiz kimlikte kalabilmemiz çok güçtür. Hayat sınavlarla geçen bir zaman akışıdır. Zaman akışında kader kadar seçtiğimiz yollar da sonumuzu belirler."
Kulağıma ne zamandır küpedir bilmediğim iki gerçek var ki; biri zamanından ileri gitme, her şey zamanında değerli, bir diğeri ise hayatın sana verdiği ile yetin ve o koşullarda mutlu olmaya çabala. Bu kitapla birlikte biz daha tutundum bu gerçeklerime.
Siz de derin bir hayatı yakından tanık olmak istiyorsanız mutlaka okuyun.
Kitabı okumaya başlamadan ilk baktığım Cabulka ne demek oldu. Bin kapısı olan efsane bir kent bir diğer anlamı da kişinin nefsini terbiye etmesi için bir yerden başlaması. Kurgu çok güzeldi. Son zamanlarda beğendiğim sıkılmadan okuduğum nadir kitaplardan oldu. Cabulka bir yer. Anka kuşu şeklinde. Kuşlar diyarı. Çok büyük köklü bir geçmişleri var. Huzur ve barış içinde yaşamaya çalışıyorlar. Soylu aileler krallar krallıklar kendi içlerinde Araf dedikleri yerlerde tehlikeli türler. Hizmetlerinde çalıştırdıkları uçamayan cins kuşlar. Askerleri,profesörleri. Tam bir ülke. Rüzgar ve yön isimleri yer isimleri çok güzel düşünülmüş. Nefes kesen rüzgarı gibi.
.
.
Eh tabi iyilik olduğu kadar kötülük var. Hırs var, doyumsuzluk var, savaş var. Hastalık var. Cabulka'da bunlardan bir kaçı ile karşı karşıya. Genç kuşların çıktığı bir yolculuk var bunun sonunda bir çok şey çözüme ulaşacak. Öyle düşünüyorum çünkü tam yolculuğa çıktıklarında bitti kitap. İkincisini merakla bekliyorum. Fantastik kurgu seviyorsanız okuyun.
Ben Feride .... Kitap Tahlilim
Gercek hayat hikayesi ne yazık kı , gercek olmamasini dilerdim cok uzucu çünkü. Ama turkiyede ki kirsal kesimdeki yasantilari iyisi kotusu ile yasam mucadelelerini, evlilikleri , egitimin maddi manevi getirdigi zorluklari , hayallerin hayatlara donusmesini oyle aci oyle derin islemiski yazar ben yasadim sanki olaylari.Yazar gercek hayati yazmis olsada birçok konuya turkiyenin gerçeklerine guzel deyinmis ,farkindalik gelisim acisindan gencler okumali pembe hayallere kapilip hayatlari ziyan olmadan ,Yazarın okudugum ilk kitabi, yalniz anlatim tarzı akıcılık muhtesem ,edebi yönünü begendim , okudugumuz sayfada iken bir digerine sabirsizlik hissi veriyor gercekten mükemmeldi , özellikle o duygu geçişi olağanüstü, basyapit olmayi hakecek bir eser.Konu akisinda yani hic tahmin yurutemiyorsunuz ters kose yapiyor.Okumayanlara siddetle tavsiyemdir okuyun okutun bilinclenmek icin boyle guzel eserlere ihtiyac var .Yani bazi kitaplar vardir yillarda gecse unutulmaz tesiri devam eder. Favori kitap listeme giren guzel bir eser oldu.Hani bazi kitaplarin bir buyusu vardır su gibi akar gider kendini okutur o cinsten yazara ne kadar teşekkür etsem azdır.Insanlik ve ask mutluluk bu kadar uzak olmamali aslinda olduguna da inanmiyorum insanlar zorlaştırıyor. Oysa zaten sevgi ve insanligin olmadigi bir yerde insan ne ile huzur bulur nasil yasar aklim almiyor hic.Neden insan insana deccal seytan olur ,neden sevgiden emekten insanliktan hosnut olmaz nedir bu arayis caba niye kime bu kin ofke ,neye niye bu doyumsuzluk körlük, nasil geldi insanlik bu hale aklimda toplumun sorunları ,her neyse cok guzeldi acida olsa Kitapla kalın.
