368 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1900’lü yılarda Doğu’nun en ucunda Kars ve Ardahan’da yaşananların anlatıldığı bir roman. Başlangıçta bir arada yaşayan ve Kura boyundaki hayatı paylaşan bu insanlar, ne oldu da birbirlerini kırmaya başladılar. Bu roman, ünlü 93 Harbi’nden sonra (187-78 Osmanlı-Rus Savaşı) Ruslara 40 yılığına savaş tazminatı olarak verilen Kars ve Ardahan’a “sürgün kavim” olarak gelip Kura boyuna yerleşen eline silah almayan ve insan öldürmeyi günahların en büyüğü sayan Malakanların romanı… Kura boyunda köyler kuran Rumların… Gülüşleri çığlığa dönüşen Ermenilerin romanı… Bu roman Ardahan kırımının arkasından Kazak süvarilerinden kaçan Türklerin, Sahara Dağı’nda karla boğuştuğu insan eliyle yaratılan felaketin kitabı. Ardahan'ı bir haftalığına ele geçiren mahkûmlar ordusu, Teşkilat-ı Mahsusa'nın başı Dr. Bahattin Şakir, ünlü tetikçi Yakup Cemil, Alman Binbaşı Ştange, Sinop Cezaevi'nin silahlandırılmış azılı katilleri, Rus Generali Kalitin, Enver Paşa'nın bölgedeki milis güçleri olan Ur Beyleri ve bütün bunların yanında yaşamak için vargüçleriyle hayata sarılanların romanı… Kura Çözüldü ve bir şehrin çığlıkları gökyüzüne yükseldi. Soluksuz okuyacağınız bir roman.Serinin de ilk kitabı tarih severler bu seriyi kesinlikle okumalı
Kura Çözüldü - Bir Şehrin Çığlığı
Kura Çözüldü - Bir Şehrin ÇığlığıKenan Karabağ · Su Yayınları · 201511 okunma
Reklam
Dile kolay tam otuz yıldır ilk kez, ne peşimde Abdülhamit'in polisi var, ne de Cemiyet'in sorumluluğu üzerimde. ... Hey gidi koca Mithat! Hey gidi devran!
İttihatçılar emperyalist savaşa karşı vatanlarını savundukları için " suçluydular."
Büyük devletler ve onların kamuoyu, İttihat ve Terakki'den nefret ediyorlardı; çünkü İttihat ve Terakki, çağcılığın temsilcisi olarak, "hasta adam" ilan edilmiş bulunan Osmanlı Devleti'ni ayağa kaldırmak iddiasını taşıyordu.
Reklam
İlgililerinee :)
İTTİHAT VE TERAKKİ LİDERLERİNİN YURTDIŞINA KAÇIŞLARI VE BUNUN İSTANBUL BASININDAKİ YANKILARI Birinci Dünya Savaşı yenilgisi, İttihat ve Terakki’nin yenilgisiydi. Talat Paşa kabinesinin istifası ile birlikte iktidarı bırakmak zorunda kalan İttihatçılar bir çeşit panik içinde kalmışlardı. Son kongreyle Teceddüt Fırkası’na dönüşüm, ağır
“Dr. Bahattin Şakir ve Cemal Azmi Beyler Berlin’de Charlettenburg’da Ohland Sokağı’nda gece yarısı vuruldular. Olay, İstanbul gazetelerinde geniş biçimde yer aldı. Alman hükümeti katili ya da katilleri bulana 50 bin mark ödül verileceğini duvar ilanlarıyla duyurdu. “Sosyalist” gazeteler Ermenileri savundu. İki İttihatçının naaşları 24 Nisan 1922 günü büyük bir cenaze töreni ile Hayzethayde Mezarlığı’na defnedildi. Tabutları Türk bayrağı ile örtüldü.”
kaynak yayınlarıKitabı okudu
Sovyetler, Anadolu'ya külçe altın ve silâh gönderirler. Halil Paşa, külçe altınları akrabası Doğu Cephesi Komutanlığı Kurmay Başkanı Kâzım (Orbay) Paşa'ya teslim eder. Lenin; o günlerde Doğu Halkları Kurultayı'nı toplamaya çalışmaktadır. Kongre kararını Komünist Enternasyonal Yürütme Kurulu'na aldırtır. Doğu Halkları Kongresi 1 Eyfül 1920 günü Bakü'de 1831 kişinin, katılımı ile toplanır. Kongre başkanlığını Zinoviev yapar. Baku Kongresi'ne 235 Türk katılır. Enver Paşa, Dr. Bahattin Şakir, Dr. Nazım gibi İttihatçılar yanında Türkiye Komünist Partisi'nden Mustafa Suphi de kongreye katılanlar arasındadır.Anadolu hükümeti de kongreye temsilci göndermiştir
İttihat ve Terakki erkanı arasındaki o ruhi ünsiyet, imtizaç ve yakınlık bu kadar canlı ve diridir. Onun için onlar o Tal'at'lar, Enver'ler, Cemal'ler, Hafız Hakkı'lar, Dr. Nazım'lar, Kara Kemal'ler, Bahattin Şakir'ler, Ömer Naci'ler, Rahmi Bey'ler,(nedense onlara ''Bey''li hitap ederiz, çok fazla janti olduğundan mıdır?!) Süleyman Askeri'ler, Kuşçubaşı Eşref'ler... onların hepsi bizim ''senli-benli'' olduğumuz mektep arkadaşlarımız gibidir. Akran gibiyiz onlarla, küçük isimleriyle bahsederiz çoğundan...
Reklam
“Şüphe edilmemek gerekirdi ki, Ermeni katliamı konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildi. Aksine, güney bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cüret alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta idiler. İntikam düşüncesiyle her tarafta insafsız bir şekilde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekte idiler. ” Mustafa Kemal Atatürk
kaynak yayınlarıKitabı okudu
İşte bunun içindir ki, berhayât olan millî mefkûre sahibi nesiller ile İttihat ve Terakki erkânı arasındaki o ruhî ünsiyet, imtizac ve yakınlık bu kadar canlı ve diridir. Onun için onlar, Talat'lar, Enver'ler, Cemal'ler, Hâfız Hakkı'lar, Dr. Nâzım'lar, Kara Kemal'ler, Bahattin Şakir'ler, Ömer Nâci'ler, Rahmi Bey'ler, Süleyman Askerî'ler, Kuşçubaşı Eşref'ler... onların hepsi bizim ''senli-benli'' olduğumuz mektep arkadaşlarımız gibidir. Akran gibiyiz onlarla, küçük isimleriyle bahsederiz çoğundan... Her gün beraber oturup kalkıyoruz sanki; muazzez ruhları ile yanı başımızdalar, seslensek gelecekler; seslenseler "Buradayız!" diyecek kadar... Ruhlarımız karışmış âdetâ!
“Ermenilerin bu isteklerini haklı gösterecek tarihi hiçbir hakları yoktur. Osmanlılar doğu illerini Ermenilerden almadılar. Ermeniler ise Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan bugüne kadar sınırlarının güvenliği ve bağımsızlık konusunda hiçbir çaba harcamadılar…Vatanın bütün yararlı şeylerini paylaşan bu halk, onun kaderlerine ve yüklerine asla katılmıyordu. Ülkenin mutluluğundan da, ıstıraplarından da çıkar sağlıyorlardı; vatan için hiçbir savaşa katılmadılar ve bu uğurda bir damla kan dökmediler.” Talat paşa hatıratından Ermeni meselesi ;
kaynak yayınlarıKitabı okudu
Askeri Tıbbıye'de bir grup öğrenci tarafından 1889 tarihinde kurulan İttihat ve Terakki için 1905 yılı, Cemiyet tarihindeki esaslı dönüşüm, Dr. Bahattin Şakir ve Dr. Nazım gibi disiplinli bir şekilde çalışan ve örgütçü kimliği ile ön plana çıkan kişiler elinde başlarken, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile alınan birleşme kararıyla tamamlanmıştır.
Sayfa 112 - Mavi Gök YayınlarıKitabı okudu
“İttihat ve Terakki, Osmanlıcılıktan ve İslamcılıktan yola çıkıp Türkçülüğe ulaşan bir sürecin örgütüdür.”
Sayfa 89
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.