Öncelikle İhsan Oktay Anar'a ilk kez başladığım bu kitap ile kendisine hayran kaldığımı belirtmem gerekiyor. Bir dil ancak bu kadar güzel kullanılabilir, kesinlikle yalın olmayan bir dil ancak, dilin işitsel bir ahengi var. Her cümle bir şiir gibi içimde bir yerlere dokunmayı başarıyor. Üslubuna gizli bir haset ile beraber hayranlığımı gizleyemediğim romanın öyküsü birçok gönderme barındırıyor. Tahtelbahir isimli, içerisinde adeta dünyanın bir örneklemi gibi her çeşit ademoğlu barındıran Abdulhamid sınıfı Osmanlı denizaltısı, 1915 senesinde Mısır açıklarında İngiliz zırhlılarına karşı harekat içerisindeyken bir yandan dış dünyanın dünyevî düşmanları ile, bir yandan da dışarıdaki denizden izole olan Tahtelbahir'in içindeki tabiatüstü düşmanlar ile boğuşuyor. Bu yönüyle insanlık tarihine selam çakan geminin muhaberede kullandığı T1AMAT kodu romana ismini veriyor, aynı zamanda Tiamat Antik Babil inanışına göre tuzlu suların kaotik tanrıçasıdır. Tiamat'ın bölünmüş bedenlerinden Gökler ve Dünya oluşmuştur. Kitaptaki birçok olay bu mitolojiye göndermeler taşıyor.