Dua...
"Allah'tan başka kimseden bir şey bekleme, tok gözlü ol. En kötü şey (bir) el açmak ; en iyi şey (iki) el açmak. Uyanık ol! "
Sayfa 208
Dua dilemektir. Dilemek verebilenden olur. Verebilen Allah... Şartsız ve kayıtsız veren... Öyleyse dua Allah'ın, onu her kayıttan münezzeh bilerek ulûhiyetine el açmak...
Reklam
**Dua ve Düşünce Gücü**
"Kulum istesin, bana dua etsin. Ben de icabet edip, istediğini vereyim". - Kuran-ı Kerim Dua Yaradan'la edilen sohbettir. Bir buluşma anıdır. Davettir. Dua etmek, ibadet sonrasında Allah'a el açmak demek değildir sadece. Her an, bir duadır. İnsanın aklından geçirdiği her durum bir davettir, duadır. Bu yüzden düşünceler çok önemlidir. Ne düşündüğüne, düşündüğünü nasıl ifade ettiğine dikkat et. Çünkü duanı bir işiten var. Duanı hakikate dönüştürmeye hazır olan var...
Sayfa 181Kitabı okudu
Dua Yaradan'la edilen sohbettir. Bir buluşma anıdır. Davettir. Dua etmek, ibadet sonrasında Allah'a el açmak demek değildir sadece. Her an, bir duadır. İnsanın aklından geçirdiği her durum bir davettir, duadır. Bu yüzden düşünceler çok önemlidir. Ne düşündüğüne, düşündüğünü nasıl ifade ettiğine dikkat et. Çünkü duanı nir işiten var. Duanı hakikate dönüştürmeye hazır olan var...
Dua dilemektir. Dilemek verebilenden olur. Verebilen Allah... Şartsız ve kayıtsız veren... Öyleyse dua Allahın, onu her kayıttan münezzeh bilerek ulûhiyetine el açmak... Böyle bir başvuruş hiç geriye döner mi?.. Elverir ki, sen dilemeyi bilsen!.. Bu bilişte hiçbir had yok... Elverir ki, sen had içinde dilemeyi bilsen!.. Dilemek samimîleştikçe kabulü imkânı artar. Elverir ki, sen samimilikte dilemeyi bilesin!.. Dilemekte ihlâs sahibiysen, Ölünün dirilmesini de isteyebilirsin! Düşün, ölüyü dirilten ve kameri ikiye bölen peygamberlerin ihlâs derecesini!.. O mucizeleri, o ihlâs ile beraber onlara veren de Allah… Ama dur; burada da aşılması güç bir dönemeç var… Allah’ın yarattığı “olur” ve “olmaz”lar âleminde en küçük edep hatası insanda ihlâs diye bir şey bırakmaz ve dua kabul edilmez. Bu kılı kırk yarıcı inceliği fark edebiliyor musun? Öyleyse dileklerinde de edepli ol ve “Allahım Hatçe’yi dirilt ve bana ver!” yerine “Ona rahmet et!” diye yalvar!.. İhlas eksikliği korkusuna bak ki sen, velî, ellerini kaldırmış, Allaha hitap ediyor: - Yarabbi, bugüne kadar senden ne kadar istiğfar ettimse şimdi istiğfarlarımdan istiğfar ederim.
Sayfa 210Kitabı okudu
“Hoday” hitabı (kelimesi kelimesine “mutlu ol” demektir) farklıydı; o, bu dünyada Her Şeye Kadir Tengri’yi işaret ediyordu. Dünyadaki her şeyin Yaratıcısı, Var-Eden’i. Kadir-i Mutlak, Mutluluk Verici buradan geliyor. “Alla”yı (Ala) eski Türkler nadir olarak - sadece Yüce Han-Tengri’den bir şey istedikleri zaman - telaffuz ediyorlardı... En mahrem şeyleri... Bu söz, Türkçe “al”dan (el) geliyordu. Başka bir ifadeyle, “veren ve alan”, işte bir zamanlar “Alla” (Allah) kelimesi bu anlamdaydı. Onu telaffuz ederek dua okumak ve Sonsuz Mavi Gök’e avuç açmak usuldendi. “Gospadi” sözü pek nadir kullanılırdı. Onu telaffuz etme hakkına sadece din adamları sahiptiler. O, kelimesi kelimesine “gözü açan” veya “göze ışık veren” anlamına geliyordu. Bu, tengri’ye en yüce, en mahrem hitaptı. Çok derin bir anlama sahipti. Ruhen temiz dindar kişi, onu söyleyerek, hadiselerin görünür yüzünün gerisinde yatan şeyi anlamak için doğru yola iletmesini niyaz ederdi.
Reklam
Geri14
48 öğeden 41 ile 48 arasındakiler gösteriliyor.