Zeus ve Hera, 300 yıl süren düğün gecesini Samos'da geçirdiler. Hera'nın düzenli olarak yıkandığı ve böylelikle bakireliğini tekrar kazandığı yer Argos yakınlarındaki Kanathus pınarıydı.
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin,
-Sana düğün var demedim miydi? İşte düğün başladı. Sen ve bütün Çinliler davetlisiniz. Bu düğün biraz kanlı olacak ama ne yapalım, Türk düğünü böyle olur.
Geleneklere bağlı bir toplumda evlenmeye karar veren genç bireyler düğün hazırlığından eşya seçimine kadar aile büyüklerinin yaptırımlarına maruz kalabilirler. Kültürel olarak geniş aile düzeninden henüz kopamamamız ve ayrıca birey olma konusunda yaşadığımız sorunlar başka hayatlara müdahale etme konusunda sınır ihlallerine neden olabilir. Kendi beklentilerini genç çiftlere dayatma konusunda ısrarcı olan anne babalardan beklenen onaylar zaten zor bir süreç olan yuva kurmayı daha da çetrefilli hale getirebilir.
Sevgili okurlar merhaba,
Dilerim iyisinizdir. Pandemi sürecinde hayatlarımız Servet-i Fünun Edebiyatı dönemini andırdı desek abartı olmaz. Hepimiz toplumsal baskıdan, ekonominin durumundan, siyasi polemiklerden çok bunaldık. Birçok insan kendi hayatını sorgulamaya başladı. Online hayatta psikolojimizin fazla olumsuz etkilenmesinin başka sebepleri
Detaylar: konumuzkitap.com/2024/04/lyonda-...
Stefan Zweig birbirinden farklı bu üç öyküde, çaresizliğe karşı koyan umudu, karanlığa ışık tutan sevgiyi o zarif üslubuyla anlatıyor.
Kitaptaki üç hikaye, çok etkileyici bir üslupla okuyuculara aktarılmış. Eğer Zweig'ın bu eserini okumaydınız kesinlikle okumalısınız.
İlk hikaye Lyon'da Düğün. Fransız Devrimi sırasında yaşanan kargaşa ve zulüm günlerinde ölüme yaklaşan insanlara umut veren bir aşkın hikâyesi anlatılmaktadır.
İkinci hikaye: İki Yalnız İnsan. Bu hikayede de acı çeken iki çaresiz insanla tanışıyoruz.
Üçüncü hikaye: Wondrak. Yazarın savaş karşıtı yapıtlarından biridir. Bohemya'nın küçük bir kentinde çirkinliğiyle sürekli alaya maruz kalan bir kadın, doğurduğu çocuk sayesinde yaşama tutunuyor ancak patlak veren Birinci Dünya Savaşı yüzünden oğlunu askere alarak ondan koparmaları söz konusudur.
Peki siz Lyon'da Düğün'ü okumuş muydunuz? Sizi en çok etkileyen hikaye neydi? Yorumlarda buluşalım.
Hikaye:
Dışarı çıktığımızda Sultanahmet Meydanı, özel ışıklandırılmalarıyla şiirsel bir görünüm sunuyordu bakmasını bilenlere…
Minareler, kubbeler…
Ulu ağaçlar… Dar sokaklar…
Özetle…
Bir Osmanlı masalıydı Sultanahmet…
Derdin seni çok derinlerden yaralamışsa bazen onu ağzına almak bile istemiyorsun. Daha az acıtanı daha bir rahat konuşabiliyorsun da, gerçek acı, bir düğüm olup yüreğinin üstüne çöküyor. Ve onun çözülüp dile getirilebilmesi bayağı bir zaman istiyor.