“Doğuda açlık varmış”
—Biraz havyar alır mısınız?
“Hayvanlar ölüyormuş yemsizlikten”
—Istakozu beğendiniz mi?
“Yakmak için tezek bulamayan”
—Hanımefendi, ne kadar güzelsiniz
“Açlık ve cehalet bütün hızıyla”
—Garson! Bir viski daha
“Yoksulluktan çocuğunu terk eden bir anne”
—Monşer, ne demiş şair? “Güzel sev, iç bade”
“Emekli, dul ve yetim aylıkları”
—On bin lira banko
“Açıkta kalan öğrencilerin”
—Bu dansı bana lütfeder misiniz?
“Ekonomik krizin sebepleri”
—Restinizi görüyorum
“Bir imam, 10 yaşında bir kız çocuğunun”
—Ayol, yapma görecekler
“Bir an önce kalkınmak için”
—Çin! Çin
“Hükümetten beklediği ulusun”
—Yeni yılınız kutlu olsun!
Kente son kapıdan giriyoruz
Hava dingin değil, bastırılmış
Dul bir kadın sessizliğinde
Kavgadan iz yok
Düşman bildiğimiz düşman değil
Aman bu nasıl barış
Barışın böylesi görülmemiş
El işte ağız yoklukla dalaşta
Kim açmış bunca okulu
Kim basmış bunca kitabı
Herkes ama herkes
Gözleriyle tükürmesini öğrenmiş
Bakire, erkekler ve seks hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmezken bir kadın, erkeklerle geçmiş ilişkilerinden ve seks sanatlarına ilişkin bilgisinden gelen deneyime sahiptir. Bir erkeğin nerede zayıf, nerede güçlü olduğunu kolaylıkla ayırt edebilir. Bir dul ya da boşanmış bir kadına daha az değer verilmesinin nedeni de budur.
Gel gelelim Muhammed peygamber, Arap toplumundaki bu genel erkek davranışı kurallarına uymuyordu. Boşanmış ya da dul kalmış kadınlarla 14 kere evlendi. Evlendiği tek bakire Ayşe'ydi. Bu bakımdan, günümüzde hala bir bakireyle evlenmeyi yeğleyen ve gerdek çarşafında o kan lekelerini görmeyi uman çoğu erkekten çok daha ilerici ve çok daha açık fikirliydi.