Irene'le çalışmaya başlamadan hemen önce tamamladığım kendi çalışmamda incelediğim her dul, ölmüş olan eşten yavaş yavaş kendini ayırıp yeni birisine veya bir şeye yatırım yapmıştı. Bu en sevgi dolu evlilikler için bile geçerliydi. Aslında, en iyi evlilikleri yaşamış olan dulların çoğunun yas ve ayrılma sürecini, derinden çatışma yaşayanlardan daha kolay geçtiklerini gösteren güçlü kanıtlar bulmuştuk. (Bence bu ikilemin açıklaması pişmanlıkta yatıyor: Hayatlarını yanlış kişiyle evli olarak geçirenler için eşini kaybetmek daha karmaşıktır çünkü kendileri ve boş yere geçen yılları için de yas tutmak zorunda kalırlar.)
Sen yoktun, mutsuzdum, bütün dünya hüzünlü olmalıydı.
Reklam
“Sen benimleyken özgür değildin, geç kalma hakkın yoktu, her zaman nerede olduğunu bilmem lazımdı , sen benimdin, benim en güzel şeyim. Sevdiğim ve ihtiyaç duyduğum kişilerin ölmeye hakkı yoktu, ölümleri hayattan istifa etmek demekti, bunu affedemiyordum. Benden izin almadan öldün. Sana izin vermeyeceğimi muhakkak biliyordun.”
Sayfa 199 - Yapı Kredi Yayınları
sen benim en iyi tarafımdın, umarım ben de senin en büyük kusurun olmamışımdır.
Sayfa 106Kitabı okudu
güle bakıyorum, hayat bana daha kolay görünüyor. solduğu zaman ne yapacağım?
Sayfa 105Kitabı okudu
anlayabilmek için en kötüsünün başa gelmesini beklemek ne acı. neden mutluluğu, ancak çekip giderken çıkardığı sesle tanıyabiliyoruz?
Reklam
garcía mârquez yazmıştı: "sevdiğimiz insanlar bütün eşyalarıyla birlikte ölmeli."
öğle uykusundan sonra yatak odasının perdelerini açarken çıkardığın gürültüyü unutmuyorum. bu sabah açtım o perdeyi, yine gürültü çıkardı ama eskisi gibi değildi. bir daha açmayacağım, karanlıkta kalacağım.
akranlarımın birer birer öldüğünü gördükçe, beni en çok, "hatırlıyor musun?" diye sorabileceğim kimsenin kalmayacağı gün korkutuyor.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.