Ağırlıksız bir şeysin, bulut gibi, buğu gibi, koku gibi, hatıra gibi hafifsin...
Reklam
Anlayabilmek için en kötüsünün başa gelmesini beklemek ne acı. Neden mutluluğu, ancak çekip giderken çıkardığı sesle tanıyabiliyoruz?
Sayfa 90
...onaylamamasına rağmen yiyecek verdiğin, sen bahçede çalışırken etrafında uçuşan küçük kuşlar, ibibikler var. Orada, herşey senden bahsediyor.
Evlenmemiş dullar...
Savaş sonrası (ikinci dünya savaşı) hayalkırıcı istatistiklere göre ortaya çıkan kadın fazlası hakkında denilmeli ki: sırf dullar dul kalmış değil - evlenmemiş genç kadınlar da - ki onlara eskikafa anlayışına göre "kızlar" dememize gerek yok - dul gözüyle bakılmalı.
Reklam
Öyle bir ana ki sekiz sene dul kalmış, köy erkeklerinin bütün ısrarlarına rağmen kendi emeği ve alnının teriyle çocuğunu geçindirmiştir. Ve bu sekiz sene zarfında on para, on para biriktirerek bir çift öküz almayı emel edinmiş ve bu emelini her akşam kızıyla konuşmuştur. Muhterem heyetiniz bilir ki bir çiftçi için bir çift öküz en yüksek refah ve emniyet idealidir. Belki biriken para toplam itibariyle zengin ziyafetinin şampanya masrafı kadar bile değildir. Fakat toprakta çalışanlar için bütün bir hayattır, işte maktul evvela kadının namusunu çalmış, sonra sekiz uzun sene süren meşakkat, kanlı terle kazanılmış bir istikbal emniyetini çalmıştır. Ve bunun tesiriyle kız anasının deli olduğunu, yeis içinde can verdiğini de görmüştür. Dünyada anasından başka kimsesi olmayan yumuşak kalpli bir çocuk için bundan daha elim ne olabilir? Ve bu hadise müvekkilimin gönlüne ilk defa adam öldürmek hırsını koymuş, ilk saik (sevk eden) bu eski bir faciayla kızın kafasına tohum atmıştır.
"beyaz gelinlikli dul rakım" yalan değil! Rakı bu! dinimden başlar imanıma meyhaneler tahrip eder aşkım kaç garson bıçaklamışım adı haydar korkmam! alkol tükürürüm serseridir içimde o zor anason içimde can gövdeyi götürür su bardağı şefkatle içki bardağımın ağzını sıvazlar der ki: bir biz ayrılmayacağız! gece saat on ikiden sonra rakım kanla beyazlar!
'' Kafanda benim kocasıyla birlikte dişiyle tırnağıyla kurduğu çitliği kaybettiği için harap olmuş , zavallı yalnız bir dul olarak canlandırmıştın , değil mi? '' Cal de sırıtarak , '' Onun gibi bir şey , '' diye itiraf etti. Ondan bir adım önde olan kadınlara karşı her zaman zaafı olmuştu ; ama bakın bu onu nereye getirmişti. ''
“Ben ölmedim, o öldü” düşüncesi geride kalan herkesin içinden geçti. İvan İlyiç’in dostları denen yakın tanıdıklar çevresini düşündüren bir başka şey de cenaze törenine katılmak, arkadaşlarının dul eşine başsağlığı dilemek gibi nezaket gereği yerine getirmeleri gereken can sıkıcı görevlerdi.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.