Faruk Nafiz Çamlıbel
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar,suyu
Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevâmi' yıkılıp hâke serildi
Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!
Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!
En kanlı şenâatle kovulmuş vatanından
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!
İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: Âcize hak yok!
Ben kendine hapsolmuş, çekingen, gizli hayaletlerle dolu, dul bir evim. Hep yan
odadayım ya da onlar oradalar, etrafımı ulu ağaçların kalıntıları kuşatmış. Sayıklıyorum ve
buluyorum; buluyorum, çünkü sayıklıyorum. Hey gidi çocukluk günlerim, siz de mi
önlükleri geçirdiniz sırtınıza!
Eşi ölmüş bir dul kadın olabilirim, hiç evlenmemiş veya evlenip boşanmış da olabilirim.
Flört de edebilirim.
Bir anne olabilirim ya da olmamayı tercih edebilirim.
Mini etek giyebilirim ya da türban takabilirim.
Gece dışarı, sabah koşuya, tek başıma tatile çıkabilirim, günlerce evimden adım atmayabilirim.
Çalışabilirim ya da ev kadını olabilirim.
Denize bikini ya da tesettürlü mayo ile girebilirim.
Herhangi bir dine mensup olabilir ya da hiç bir dine inanmamayı seçebilirim.
Sırf keyfim istiyor diye muhteşem yemek yapabilirim ya da canım istemiyor diye hiç yemek pişirmeyebilirim...
Ben eteğimi değiştirmeyeceğim, etek giydim diye aranıyorum sanan kişi sen kafanı değiştireceksin.
Evli değilim “başımda bir erkek yok” diye gece eve geç geldiğimde perdenin arkasından cık cık yaparak beni gözetleyen komşu, sen perdeni kapatacaksın.
Denizde beni süzen kişi , ben denize girmekten vazgeçmeyeceğim sen önüne döneceksin.
BİZ ÖNCE İNSANIZ...!
Tüm kadınlar adına sesimi yükseltiyor ve ben de sizi davet ediyorum.
~
Alıntıdır
İllər, qərinələr keçirsə aləm,
Yadımda saxlaram hər zaman səni.
Dərdimi bilməyən varmı bir adəm?
Bu bir həqiqət ki, sevdi can səni.
Dün öylə gedirdin ahəstə, rəvan,
Bulandı su kimi gözlərimdə qan,
Bir mənim başıma gəlmədi hicran,
Kim basdı bağrına canhacan səni?..
O axşam, röyada gəzişə çıxdım,
Aramızı vuran bir evi yıxdım...
Titrəyə-titrəyə əlini sıxdım,
Baxdım, zəhərləmiş o ilan səni...
Baxırdın, sevdiyim, sən məlul-məlul,
Çırpınar, gülərkən sevdalı ilul".
Bağırdım gülǝrǝk... ey lǝkǝli dul!...
Məndən başqa sevməz bir insan səni!
✍🏻 Səməd Vurğun
Doğan Cüceloğlu neden bunu gözlemlemiş acaba? Çok uzun değil bundan 10 yıl önce 30 yaşına ulaşmış ve bekar kadınlara 'evde kalmış' yaftası yapıştırılıyordu. Çoğumuzun annesi 20li yaşlarda evlenirken, babaannemiz/anneannemiz 15li yaşlarda evlendiriliyordu. Babalar, kızlar belli bir yaşa geldiğinde 'ben bakmam kocası baksın' diye kim bilir kaç kadın evden atılır gibi evlilik yaptı? Dul erkekler veya kadınlar peşinden at koşturur gibi tekrar evlendiriliyordu. Daha geçenlerde psikolog bir arkadaşımla konuşurken çoğu danışanının yalnız kalma korkusu sebebiyle toksik ilişkilerine devam ettiği ve sürekli fedakarlık yaptıklarından bahsetti. Yani daha ilişkiler bile normal başlamıyor ki, evlilikler sağlıklı devam etsin. Kısaca ülke olarak bir dönemin evliliklerini berbat edip, bir nesili katletmişsiniz. Tavsiyem yalnızlıktan korkmayın sadece istediğiniz ve size değer veren insanla birlikte olun teşekkürler sjskekw
Etrafıma baktığımda birbirlerinin hayattaki duruşuna ve çabasını hiç saygı göstermeyen, anlamayan çok fazla çift görüyorum. Bir sürü ziyan olmuş kadın ve erkek...