“Doğuda açlık varmış”
—Biraz havyar alır mısınız?
“Hayvanlar ölüyormuş yemsizlikten”
—Istakozu beğendiniz mi?
“Yakmak için tezek bulamayan”
—Hanımefendi, ne kadar güzelsiniz
“Açlık ve cehalet bütün hızıyla”
—Garson! Bir viski daha
“Yoksulluktan çocuğunu terk eden bir anne”
—Monşer, ne demiş şair? “Güzel sev, iç bade”
“Emekli, dul ve yetim aylıkları”
—On bin lira banko
“Açıkta kalan öğrencilerin”
—Bu dansı bana lütfeder misiniz?
“Ekonomik krizin sebepleri”
—Restinizi görüyorum
“Bir imam, 10 yaşında bir kız çocuğunun”
—Ayol, yapma görecekler
“Bir an önce kalkınmak için”
—Çin! Çin
“Hükümetten beklediği ulusun”
—Yeni yılınız kutlu olsun!
Birbirinden renkli kişiliği olan üç insan bir araya gelirse ne olur ?
Renée 54 yaşında, 27 yıldır aynı apartmanda kapıcılık yapan dul bir kadın. Kapıcı klişelerine ters düşen bir hayatı var. Daha doğrusu görünürde klişelere uygun ama sadece rahat bırakılmak için. Onun dışında o apartmandakilerin tahmin edemeyeceği kendine ait bir dünyası vardı
Kente son kapıdan giriyoruz
Hava dingin değil, bastırılmış
Dul bir kadın sessizliğinde
Kavgadan iz yok
Düşman bildiğimiz düşman değil
Aman bu nasıl barış
Barışın böylesi görülmemiş
El işte ağız yoklukla dalaşta
Kim açmış bunca okulu
Kim basmış bunca kitabı
Herkes ama herkes
Gözleriyle tükürmesini öğrenmiş
Adım Ferah. Emekliyim, 2 çocuk annesi ve bekarım. Hayır dul değil bekar. ‘’Dul’’ eşi ölenler için nüfusta uygun görülen medeni hal ibaresi artık.
Hani şu ‘’ dulun ambarı dolu dahi olsa bir çini buğday götürülmeli ‘’ tabirine uygun düşmeyen kadınlardanım.
Eşin ölürse bağlanan dulluk maaşı, ayrılırsan (sosyal gelirin yoksa ) alacağın nafaka