Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Benimle o kadar sert sevişmeni istiyorum ki," dedim, "her şeyi unuttur." Sergei beni kıçımın altından tutup kaldırdı ve ön kapıya doğru taşıdı. Bacaklarımı beline doladım ve yüzünü avuçları- mın içine alıp her yerine öpücükler kondurdum. Kusursuz bur- nuyla başladım, sonra alnına ve kaşlarına geçtim, her bir detayı hafızama
Sayfa 210
Kalçalarımı kaldırıp yükseldim ve yeniden alçaldım. Hu. dson, altımda hızlanmak istiyordu ama ben yavaşça kalçala rımı aşağı, yukarı hareket ettiriyordum. Elleri gögüslerim kalçamda göbeğimde dolaştıktan sonra klitorisimde ve durdu. Başparmağıyla bastırmaya başladığında müthiş zevk alıyordum. "Tanrım, tanrım," diye bağırdım ve onu
Sayfa 330
Reklam
Ve söylediğini yaparak daha derine ilerledi. Neredeyse duva- ra dayanmıştı. Bu hayal ettiğimden çok daha kontrol gerektiri- yordu, yavaştı ve dikkatli hareketlerini sürdürürken yüzünü bu- ruşturuyordu. Kısa süre sonra sert ve sabırsız darbelerle vurmaya başladı. Kalçalarım her derin dalışta ritmik bir şekilde sıçrıyor, bana hayvansı bir sertlikle
Sayfa 256
Uyandığımda Hudson'm başı bacaklarımın arasındaydı. Ba- caklarıma değen nefesi, tüm vücudumun ürpermesine neden oluyordu. Gözlerim yarı açık bir halde başımı eğip, ona doğru baktım. Beni uyandırmadan nasıl soyduğunu merak ediyordum. Bakışlarımı yakaladı. "Beni dün akşam uyandırmadın," dedi ve beni yalamaya başladı. "Ve sana
Sayfa 151
"Hımm?" Gözlerimi kapatıp bir kez daha Sara'nın tadına baktım. "Burası mükemmel." İçine gireceğim yeri öpüyor- dum. "Tam burası." Lütfen. Hadi." Avuçlarımdaki kalçalar tir tir titriyordu. "Ağzıma gelmek istemiyor musun?" Çoktan doğrulmuş kemerimi çözüyordum. "Çok vaktimiz olmadığını
Sayfa 38
Philoktetes de onun en yakın dostlarından biri, hala hayatta olan tek dostuydu. Philoktetes'in saçları kırlaşmıştı, kalın parmakları da becerikli bir okçunun şaşmaz işareti olarak sırf kastan ibaretti. Adam bir an sonra, o güne kadar görmüş olduğum en büyük yayı çıkardı ortaya. Yayın cilalı gövdesi porsuk ağacındandı, tutacak yeri de aslan
Reklam
Yeni Ağ Sistemi Atlantis'in Kalpleri, D101802, Mt. Shasta, CA. Soru: Benim gezegenimizin üzerinde bulunan ağlar ile ilgili bir sorum var. Ben onlarla ilgili bir çalışma ve araştırma yapıyor­ dum ve bu konuda her türlü fikirle karşılaştım. Bu konuda ba­ zı sonuçlara vardım ve şimdi bunların doğru olup olmadıkları­ nı sormak istiyorum: Bu
Ardavirafname
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril­ mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın­ tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın
Ardavirafname
8. Bölüm [Ay Ülkesi] [ı] ikinci adımı güzel sözle atınca mâh payeye [gökyüzünün, cennetin ikinci katı, ay ülkesi], güzel sözlerin yurduna vardım. Kutsalların ulu divanına erişip onları gördüm. [2] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e, “Burası neresi ve bu ruhlar kimlerin ruhları?” diye sordum. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer, “Burası ay ülkesi ve bu ruhlar
Sayfa 90
Yazarımızın birinci romanında olduğu gibi devamı olan bu ikin- ci romanını da İlgiyle, bilgiyle, merakla, heyecanla okudum ve bitirdim. Ancak bu kadar güzel ve etkileyici yazılabilirdi. ÖYLE BİR BEDEL Kİ 2 Gonca Çiftçioğulları 566 Sayfa-2023 Ritim Plus Yayınları 2020 İzmir depremiyle başlayan kitap hemen beni içine aldı ve iler- leyen
Reklam
O gözler bana varlığından hiç haberdar olmadı- ğımız şeyleri söylüyordu; ama vardılar işte, ve bedenle değil, ruhla keşfedilmeye, tanınmaya hazır bekliyorlardı. Hiç telaffuz edilmeseler de kelimesi kelimesine anlaşılan cümleler... Aynı anda insanı hem coşturan hem de boğan duygular... Karşıma kapılar çıkıyordu; şimşek hızıyla açılıp ka- pansalar
Sigara ve Otobüs
Otobüs ve Sigara: Çağdışı Bir Uygulama Otobüs ve sigara denildiğinde hep içim sızlar. Bu meret sigara, eskiden otobüslerde serbestti. Ya 1996 yı- lında, ya da 1997 yılında otobüslerde içilmesi yasak- landı. Ondan önceki dönemlerde şehirlerarası yolcu otobüslerde “fosur fosur sigara” içilirdi. Sigara içme- yen ve sigaradan oldukça rahatsız olanlar,
Gülnar YayınlarıKitabı okudu
Irk Masalı
Hayali, uydurma bir soyağacına göre bugün dünyanın bütün Yahudileri, tek bir ırktan gelmedir. Bu ırk, İbrahim Peygamber ve onun önde gelen halefleriyle birlikte, Tan- rı'nın emriyle, Kenan'ın "vaat edilmiş" toprağına toplu hâlde gelmiş, ardından Mısır'a göç etmiş, sonra 13. yüzyı- la doğru Musa Peygamber tarafından
Ufak tefek ve basit parçalar ile her zamanki gibi büyük bir şey yapıyor hali yaratmaya biraz olsun muktedir- dim. O basit şeyi, kendisi avam olmayan kadının sandviç ta- bağı gibi süslüyor, karşısında ağır vakarlı duruyor, paye ve kültürle yoğrulmuş olduğunun ifadeleri ile zenginleştiriyor- dum. Bu sayede yine böyle kadınların sandviçlerinin ev ka- dınlarının başları peşlerine karışarak yaptığı böreklerden, sarmalardan daha kıdemli ve önemliymişçesine öne geçme- sini, haksız iltifat almasını sağladığı gibi sağlıyordum. Ah ev kadınının o anki şaşkınlığı. Ağır, zor şeyleri bu şekilde kü- çümsetebiliyordum da, beni zorlayanlar klasik, daha görür görmez "Tost mu o?" diyebilen, ayağı yere basar, hayal, kur- gu, yalan, süs bilmeyenlerdi. Yani düz bir şeriat yaşayanı, bi- leni kandırmak çok zor, hatta imkânsızdı. Ama tasavvufçu- lar gibi, öyle görünüyor ama aslı aslında böyle, diye diye, çe- vire çevire hakikati ararken yalanı bile kaybetmeyi beceren- leri kandırıp durmak pek de hüner istemiyordu. Bu her hal- ta atlayan, her söze, her yaldıza inanan ama maalesef kaçı- nılmaz olarak kendileri saydamcasına bomboş olanlar, böyle ne versen yiyenler, yediklerinin en güzel, en samimi, en za- rif... şey olduğundan bahsederlerdi. Ama zaten hevesli, me- raklı, ilgili... hep böyle değil midir?
Sayfa 26
Kostebeğe çevirmiş Komutan
Bilindiği gibi acemi er taburları çok kalabalıktır ve tabur ko- mutanlarının işleri yoğundur. Doğal olarak bir tabur komutanı- nın bazı konulardaki unutkanlığı normal karşılanmalıdır. Ben hendeği kazmaya başladım. Birinci hendek bitti, ikincisi bitti, üçüncüsü bitti, ama tabur komutanından hata bir haber çıkmıyor- du. En sonunda bir gün onu eğitim alanının çevresinde gizlice dolaşıp, bölükterin nasıl eğitim yaptığını gözetlerken gördüm ve yanına koşup bana verdiği cezayı hatırlattım ve ikinci bir emri vermeyi unutup unutmadığını son derece saygılı bir dille sor- dum. O, bir tabur komutanının asla böyle şeyleri unutmayacağını söyleyerek, kazdığım hendekleri doldurmamı, ondan sonra tek- rar kazmaını ve tekrar doldurmamı, bunu ikinci bir emre kadar sürdürmeınİ söyledi. Bu iş tam on üç gün boyunca sürdü. Bere- ket versin acemi birliğindeki son günlerdi ve on üçüncü günün sonunda acemilik bitti, bizler usta birliklerine dağıtıldık. Düşü- nebiliyor musun, bu olay acemi birliğinde değil de, usta birliğin de başıma gelseydi tam bir buçuk sene kazı yapmak zorunda ka- lacaktım.
Sayfa 126Kitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.