“Anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum." Kitabın ilk cümlesi… İlk cümleden içine alan farklı, ilginç, dolu ve derin bir kitap. Belki de ilk defa her şeyi tek bir şey olarak gören bir roman kahramanıyla karşılaştım.
“Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. "Bence bir, ama
istersen evleniriz," dedim. O zaman, kendisini sevip sevmediğimi öğrenmek istedi. Bir başka zaman da
söylediğim gibi, "Bunun bir anlamı yok, ama herhalde sevmiyorumdur," diye karşılık verdim. “
Romanın baş kahramanı Meursault’a ( Kitapta kahramanın adı geçmiyor, sadece soyadı var. ) zaman zaman kızmamak elde değil çünkü hiçbir şeyi umursamıyor, idam edilecek olmayı bile. Şimdi ölmek ile 20 yıl sonra ölmek arasında fark yok ona göre, çünkü ölecek olan yine o.
Dünyayı, insanları, toplumsal değerleri umursamayan Meursault tamamen tesadüfi bir şekilde hapse düştüğünde ise hayatı başkalarının kontrolüne geçer. Ve sırf toplumdaki diğer insanlardan farklı yapısı yüzünden olaylar bambaşka bir hal alır.
Kitap bittikten sonra kitapta yer alan en basit karakterin bile olay örgüsü içerisinde illaki olması gerektiğini hissettiğim nadir kitaplardan biri oldu. Mutlaka ama mutlaka okunmalı…