Suriyeliler ve Afganlar konusunda artık bir yazı yazmak bence farz oldu sanırım.Bugün Ankara Altındağ Önder mahallesinde bir Türk genci 18 yaşında öldürüldü.Adı Emirhan Yalçın.Yaşı henüz 18.Ali Yasin Güler ise ağır yaralı. Konunun detayını pek tabi daha bilmiyoruz.Araştırılır ve öğrenilir pek yakın zamanda.Ama şunu biliyoruz bu olayın bugün
YouTube kitap kanalımda 1984 kitabını önerip distopya türünü anlattım:
ytbe.one/DNo1wRTFR1g
"Who are you to wave your finger?
You must have been out your head!"
"Sen kim olduğunu sanıyorsun da bana parmağını sallıyorsun?
Kafayı sıyırmış olmalısın!" Tool*
UYARI : Bu inceleme yazılırken hiçbir kitap yakılmamış,
Ne olduysa hayırlısı için oldu
Ne oluyorsa hayırlısı için oluyor
Ne kaybettin ki ağlıyorsun?
Ne getirdin ki kaybettin.
Ne yarattın ki yok oldu?
Ne aldıysan buradaydı
Ne verdiysen buradaydı
Sana bugün ait olan
Dün başkasına aitti
Yarın da bir başkasına ait olacak
O zaman ne için boşuna üzülüyorsun?
Dün unutulmadı ama hatırlanmıyor da ,
Bugün ölünmedi ama yaşanmıyor da ,
Yarın daha gelecek ama gelmeme ihtimali de var.
Ve daima yarına sığınıyorlar ;
Arkayı işaret eden parmaklar.
Şimdi banane sonradan banane andan
Bi, dün gelecek edecek beni zamandan
Varsın toplanın hiyerarşinin tepesinde
Uzanıp ordan bir elle tepe taklak edip de
Etki mi edecekmiş bana o piramitle!
Anca eksiltir geleceğimden ve arttırır geçmişimden.
Ve yine ibaretim , aynı tekerrürden
Ne ben yabancıyım topluma ne toplum bana artık tanıdık..
Hudut mu dağılıyor kıta kıta içimde
Ben mi kıstırıyorum bilemiyorum
O kırmızı çizgilerde..
Samuel Beckett . 1928-1930 yılları arasında İngilizce okutmanlığı yapıyor ve eserlerini İngilizce yazmaya başlıyor. Ardından aynı kolejde Fransızca okutmanlığı yapmaya devam ediyor. 1945’ten sonra eserlerini Fransızca yazmaya
Bir mezarın tarihi seyri nasıl olur bilir misiniz?
Her şey bir ölümle başlar!
Kiminin fiyakalı bir mezar taşı olur kiminin daha sade.
Zaman geçer, ilk günlerde kalabalık olan mezar yalnızlaşmaya başlar. Üzerinde otlar biter. Daha da zaman geçer ve yazıları dahi silinmeye yüz tutar. Taze ölülerin başı kalabalıkken onun gelen gideni olmaz. Diğer
Anneannem bu takvim yaprağını, bu kitabın arasına koyduğunda, annecağızım İrem'imin olduğu yaştaymış. Bu kare tam olarak zaman dediğimiz şeyin özeti işte.
Dün, bugün ve yarın...
Mutluluğu gel biz tarif edelim
Aşk nedir bilmeyenlere öğretelim
Sevgi nasıl büyür gösterelim
Dün bugün yarın biz hep sevelim
Hasret de olacak bu aşkta
Özlem de duyulacak bu yolda
Sevginin olduğu her alanda
Mutluluğun karesi biz olacağız aslında
Gecenin sessizliği ve denizin sesi
Gökyüzünde dolunayın eşsizliği
Bir de yanımda aşkın ta kendisi
Beraber söylüyoruz işte
Yok böyle bir aşk hikayesi…
(ÖNER AKÇA)