Dün ansızın, sebepsiz yere beklenmedik bir mutluluk duygusuna kapıldım. Bu duygu yağmuru, sisleri aşıp bana erişti; gülümsüyor, ağaçların üzerinden süzülüyor; dans ederek beni kuşatıyordu.
Tanıdım bu duyguyu.
Çok eskilerden çıkıp gelmiş: Çocukluğum ve ben aynıyken. Ben oyum, henüz altı yaşındaydım, Ay'a bak arak bahçede düş kuruyorum.
Şimdilerde yorgunum. Geceleri başıma çöreklenenler beni öylesine yoruyor ki. Bu gece kaç kişi olurlar acaba? Tek kişi mi gelir? Kalabalık mı olurlar?
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
“Nefsin, saadete kavuşmasına mani olan en büyük perde, gaflet ve cehalettir. Nefis gafletten uyandırılır, saadetinin nelerde olduğu kendisine gösterilirse kabul eder. Nasihat ona tesîr eder. O hâlde önce kendi nefsine nasihat et ve onu azarla! Hatta onu azarlamaktan hiç geri kalma! Ona de ki: “Ey nefsim! Akıllı olduğunu iddia ediyorsun ve sana
"...iyileşeceğinden ne kadar umutluyduk geçen ziyaretimizde
Ud çalmıştı bize
"...nihansın dideden
Ey mest-i nâzım!...'
nasıl da mutluyduk.
dün gece
sabaha karşı
İşte ansızın..."