"Bu hain suçlaması çok iğrenç bir şey Tarihimizde kellesi alınan birçok vezir var. Fakat hiç kimse ve hattâ devlet dahi, onların hâin olduğunu söylemiyor ve iddia etmiyor. Onlar, hataları olan, fakat şerefleri de çok yüksek addedilen adamlar olarak görülüyorlar. Çocuklarına da devlet maaş bağlıyor; pâdişah, tıpkı bir aile reisi gibi, onların çocuklarına bakıyor. Bu vezirlerin oğullarının vezirliğe ve hattâ sadrazamlığa kadar yükseldikleri oluyor. Bu çocuklar da, babalarının öldürülüşü için bir düşmanlık taşımıyorlar. Devlet için çalışıp duruyorlar. Bu gelenek çok güzel, asil ve vakur. Son devirlerdeki hıyânet suçlamaları da küçüklüğümüzün ve ahlâkî düşkünlüğümüzün eseri galiba. Çünkü 15-20 senede bir, 5-10 bin kişiyi hâin ilân edip duruyoruz. Bu kadar bol hain suçlamaları karşısında, adama 'Ne berbat milletsiniz, boyuna hâin yetiştiriyorsunuz!' demezler mi? Bu kadar bol hain yetiştiren bir milletin büyüklüğü iddia edilebilir mi? Bu hain suçlamasını bu derece kötüye kullanmak asla doğru değildir"
Sayfa 123Kitabı okudu
Hâşimi Sülalesi'ne bağlı olduklarını iddia eden bu adamların hemen hepsi, feci bir sona uğramışlardır. Şerif Hüseyin, mahpus olarak göçmüştür. Irak Kralı olan oğlu I. Faysal, Bern'de zehirlenerek öldürülmüş; onun oğlu Gâzi ise, bir otomobilde katledilmiştir. Bu cinayetlerin, adamı oldukları İngilizler'in Gizli Servisi'nce
Reklam
Çok büyük felaketler geçirmiş, çok feci belalara uğramış, bütün bunlara karşı çok üstün yaşama azmi, direnci göstermiş bir milletiz. Bu yaşama azmi, direnci bizim geleceğe ümitle bakmamızı emreder.
Bununla beraber, Türkiye'deki dert çok derindir ve köklüdür. Milletiyle tam bir duyuş ve düşünce zıddiyeti içine girmiş aydın kitlenin mevcudiyeti, istikbalimizi tehdid etmektedir. Bir an evvel bir çâre bulmak mecburiyetindeyiz. Muhakkak milli şuura, inanca ve imâna yer veren ve ona istinad eden bir maarif, âcilen lüzumlu.
«Bizde Avrupa'daki gibi bir derebeylik ve feodalite hiç olmamıştı. Aristokrasi ise bize tamamen yabancı- dır. Osmanlı Hânedânı için bile aristokrattır demek mümkün değil. Avrupa'nın parlementer rejimi ve demokrasisi bile daha evvel geçirdiği, feodaliteyle ve aristokratik devirle alâkalı... Bizim tarihimizde halkı ezen, ona eşyâ gibi bakan bir rejim asla olmamıştır. İşin garibi bizim halk tabakası yukarıya, yani idarecisine daima hürmetkâr şekilde bakmıştır. Buna mukabil idâreci de halkı, hattâ reâyâyı «vediatullah» olarak görmüş; ona ne kadarhizmet ederse o kadar yükseleceğine inanmıştır. Esâsen bizim idâreciler, halkın içinden çıkmışlar; hattâ ve çok defa içtimâi bakımdan, cemiyetin tabanından yükselip gelmişlerdir. Bu yükselişte en büyük unsur da, şahsî kaabiliyetleri, zekâları ve yüksek ahlâkları olmuştur. Meselâ, şeyhülislâmların bir çoğu köylü çocuklarıdır. Vezirlerin büyük kısmı da öyle. Belli başlı âilelerden gelenler ise parmakla gösterilecek kadar azdır.
Farklı bi bakış açısı
«Daha evvelki Yeniçeri kıyâmlarına gitmeğe lüzum yok. Çünkü, onlarda bir sistem ve gâyesî mevcut değil. Muhtelif sebeplere vücut bulan, kendine mahsus bir an'âneye göre cereyân eden kıyâmlar... Hattâ bunların zararları yanında, kendine göre faydalı neticeleri olduğu bile söylenebilir. Cemiyetteki rehâvet haline karşı reaksiyon olarak doğduğu, bir ikâz şeklinde göründüğü, disiplinli bir idâreyi dâvet edip, yeni bir hamleye vücut verdiğini iddia bile mümkündür. Meselâ, Genç Osman’ın şehâdetiyle doğan karışıklıkların arkasından IV. Murad'ın zuhûru, Sultan katlinin arkasından IV. Mehmet'in tahta çıkışı ve Köprülüler'in çalışmaları, 1730 Patrona ihtilâli'nin akabinde Avusturya ve Rusya ittifakına karşı Belgrad'ı yeniden alışımız gibi. »
Reklam
KRONİK HASTALIK GİBİ
" Nitekim biz de aynı hataya düştük ve ' bir mükemmel anayasa yapılırsa , Türkiye'nin Almanya veya İngiltere düzeyine geleceğini ' sandık.Ne yapalım ki , Türk aydınının çok yanlış ve köklü eksikliklerinden biri de , bazı kavramlarda sihirli bir güç tasavvur etmesidir.Tabii bu , aydının kendine yabancılaşmasından doğmaktadır.Çünkü kendine yabancılaşma , milli ölçüyü kaybetme demektir.Milli ölçüyü kaybeden kimse ise , dış ve iç politika olaylarını , kendi milletinin çıkarlarına uygun bir şekilde değerlendirmekten yoksun olan adam demektir."
208 syf.
·
Not rated
·
Liked
İnsanları kitap okumaya teşvik eden #Kitapşuuru sayfası yöneticilerine teşekkür ederim. Dündar Taşer 1960 darbesine katılmıştır ve Milli Birlik Komitesi üyesidir lakin daha sonrasinda darbe yapanlardan farklı düşündüğü için 14'lerden biri olarak yurt dışı görevi verilmiştir. Fas ve İsveç büyükelçiliğinde görev yapmıştır. Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi'nin temeli Osmanlı Devleti'dir. Dündar Taşer Osmanlı Devleti gibi kudretli, adaletli ve haşmetli bir devlet hayali kurmaktadır. Taşer'e göre Türk milleti tarih boyunca büyük devletler kurmuştur ve büyük devlet kurmak Türk kültüründe vardır. Türkiye'nin de Osmanlı Devleti gibi büyük devlet olabileceğinin mesajını vermektedir. Bu duruma kitaptan bir alıntı yapmak gerekirse; " O, çok büyük ve Kudretli bir devlet idealinin zamanımızdaki en önemli müjdeleyicilerinden biriydi. 150 yıl önce dünyanın en büyük devletlerinden biri iken, feci düşüşlerle sefalete, felaketten felakete sürüklenişimizi, aydınlarımızın başına gelen garip başkalaşma hastalığında görüldü. Kafasında Osmanlı Devleti gibi kudretli, adaletli, haşmetli bir kuruluş vardı. Tarihte bir defa olanın bir daha tekrarlanacağını inanırdı. Türk'ün devlet kuruculuktaki ustalığının tarih açısından kanıtlanmış bir gerçek olduğunu söylerdi.Koskoca bir saltanattan ve imparatorluktan sıradan bir Balkan Devleti durumuna düşüşümüzü asla içine sindiremez ve bunu, aydınların, küçüklüğe gönüllü, sefil ve hastalıklı psikolojilerine bağlardı." #Kitapşuuru #KitapŞuuru #Kitapsuuru #KitapSuuru
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi
Dündar Taşer'in Büyük TürkiyesiZiya Nur Aksun · Ötüken Neşriyat · 2018264 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Ziya Nur Aksun/ Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi. Ziya Nur Aksun, bilge tarihçi, hukukçu, yayımcı, Konya doğumlu. 1956'dan itibaren İstanbul'da yayıncılık yaparak Türk kültürüne hizmet etmiştir. Dündar Taşer den 5 yaş küçüktür. Dündar Taşer, 1925 yılında Gaziantep'te doğmuştur, köklü bir aileye mensuptur. Çok istediği askerlik mesleğinde kendini
Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi
Dündar Taşer'in Büyük TürkiyesiZiya Nur Aksun · Ötüken Neşriyat · 2018264 okunma
208 syf.
·
Not rated
·
Read in 15 days
Osmanlı hayranı bir askerin kendi dönemini ve geçmişi cok güzel degerlendirmesi. Verdiği örneklerle, anlattığı olaylarla günümüze de ışık tutan harika kitap..
Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi
Dündar Taşer'in Büyük TürkiyesiZiya Nur Aksun · Ötüken Neşriyat · 2018264 okunma
358 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.