Ne dünün kadını olarak kalmak, ne de bugünün kadını olmak ister. Hiçbirini beğenmez. Her ikisine de isyan etmiş, kendisinde şu şüphe doğmuştur: Ben kendimi oluşturmalıyım... "Nasıl olmak gerekir?" sorusu, kendisi olmayı bizzat seçmek isteyen, yani bilinç, bağımsızlık ve insani şuura ulaşmış kadın için söz konusu olan bir sorudur.
Kadının Geldiği Konum
Farklı toplumlarda ve zamanlarda bazı şeylerin mağduru olsa bile her kadın, anne veya eş olarak bir değere sahipti. Fakat modern kültür 'kadını layık olduğu değere kavuşturuyorum' söyleminin arkasından cinsel bir metaya dönüştürmüş, kadın, erkekleri baştan çıkaran bedeniyle bir değer ifade eder hale gelmiştir. Çekicilik, cazibe artık olmazsa olmaz değerlerdir. Güzellik dayatması altında tüketim nesnesine dönüşen kadınlara medya aracılığıyla bir yandan güzel, seksi ve erotik olmaları yönünde açık mesajlar tekrarlanarak verilirken, diğer yandan da erkekler tarafından arzu edilen bir nesne olmaları gerektiğine dair örtük mesajlar verilmektedir. Halbuki dünün dünyasında kadınların ne 35 yaş sendromları vardı, ne bacaklarındaki selüliti görürler, ne de gözünün altında kırışıklıkların oluştuğunun farkına varırlardı. Çünkü onların dünyasında ve zihniyetinde kadını değerli kılan şey bedeni ile değil, kişiliğiyle ve ailevi-toplumsal rolleriyle ilgiliydi. Cinsellik hayatın içerisinde fıtri bir ihtiyaçtı ve karşılanma yolları da belliydi; hayatın eksenine oturmuş bir değer değildi. Genel anlamda ifade etmek gerekirse bugünün dünyasında, bireylerin ne yiyeceğine, ne giyeceğine, tatilini nerede ve nasıl yapacağına kiminle ve nasıl evleneceğine, eşi ve çocuklarıyla ilişkisinin niteliğine, evinin eşyasına ve dizaynına... karar veren imaj danışmanları, inananların gözlerinde ve gönüllerinde Allah'tan daha muktedir duruma gelmişlerdir.
Sayfa 65
Reklam
“Ne dünün kadını olarak kalmak, ne de bugünün kadını olmak ister. Hiçbirini beğenmez. Her ikisine de isyan etmiş, kendisinde şu şüphe doğmuştur: Ben kendimi oluşturmalıyım... "Nasıl olmak gerekir?" sorusu, kendisi olmayı bizzat seçmek isteyen, yani bilinç, bağımsızlık ve insani şuura ulaşmış kadın için söz konusu olan bir sorudur.”
...sıradan bir kadındı, öyle pek zeki olmayan, pek de çılgın sayılmayan, ne ateş ne buz olan, iyiye yönelik olağanüstü bir güç de, kötüye yönelik en ufak bir azim de taşımayan, dünün, bugünün ve yarının ortalama kadını, iblisçe eylemlerden uzak, kahramanlık iddiası taşımayan ve bu yüzden de ilk bakışta bir trajediye konu olamayacak bir kadın.
Modern toplumlarda kadın biraz daha akıllı, fakat erkeğin şiddetli kıskançlığı yüzünden kadının çektiği eziyet arttı diyebiliriz. Dünün kadını mutlu bir eş iken, bugünün kadını mutsuz bir metrestir. Geçmişte ışıkta körce yürüdü, şimdi ise gözleri açık karanlıkta yürüyor. Aldırmazlığında güzel, sadeliğinde Erdemli ve zayıflığında güçlüydü. Bugünse hünerinde çirkin, bilgeliğinde sahte ve kalpsiz bir hale geldi. Güzellik ve bilgeliğin, hünerin ve erdemin, bedenin zayıflığı ile ruh gücünün bir arada, bir kadında toplandığı bir gün gelecek mi? Ben ruhani ilerlemenin insan yaşamının bir kuralı olduğuna inananlardan biriyim ama mükemmeliyete giden yol ağır ve acılarla dolu. Eğer bir kadın kendini bir konuda geliştirirken diğerinde cahil bırakıyorsa bu, dağın zirvesine çıkan zorlu yolun hırsızlardan ve çakal sürülerinden arınmamış olmasından dolayıdır.
302 syf.
·
Not rated
‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün hem anlam ve önemine hem de zamanlamasına denk düşen bir yapıt olarak karşıma çıkan Jack Holland’ın MİZOJİNİ (Dünyanın En Eski Önyargısı – Kadından Nefretin Evrensel Tarihi) adlı kitabını okumak, bir kadın olarak içerik açısından hiç de hoş ve kolay olmadı doğrusu benim için. Ancak, hala izlerini taşıdığımız bu
Mizojini - Dünyanın En Eski Önyargısı
Mizojini - Dünyanın En Eski ÖnyargısıJack Holland · İmge Yayınları · 2019308 okunma
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.