"İzah etmek acıları dindirmez" denilebilir. Bu kesinlikle doğrudur. Ancak bu iki uçludur. İster dünya hayatımızı tamamen tabii şartların bir eseri sayarak izah edelim, isterse Tanrı'nın yaratması olarak izah edelim, her hâlükårda izah acıyı ortadan kaldırmıyor. Her nasıl izah edersek edelim bir umut kaynağına bir teselliye, sıkıntıyı çektiğimiz anın yahut şartların ötesine uzanmaya ihtiyaç duyarız. Ancak eğer dünya hayatımızı tamamen tabii şartların eseri sayarsak, bu takdirde yaşadığımız anın ötesine uzanmaya çalışmamız, bir teselli kaynağı bulmamız zordur.
Sayfa 15 - Açılım Kitap - Çeviri: M. Sami Türk - III. Baskı, 2018 • Takdim: Hayata Anlam Vermek, Rahim AcarKitabı okudu
"Hayat adaletsiz". Bu önerme göründüğünden daha gerçektir. Hiçbir şeyi kendimiz seçmedik: Adımızı, ebeveynlerimizi (ve onların mesleklerini), vatanımızı ve anadilimizi, dinimizi veya sosyal aidiyetlerimizi... Metaphysik der Sitten'deki [Ahlak Metafiziği] hukuk doktrininin 28. bahsinde Immanuel Kant, ebeveynliğin, kendisine bu hayatı yaşamak isteyip istemediği sorulmadan yaşamaya zorlanan çocuğa karşı kaçınılmaz bir şiddet içerdiğini vurgular. "Zira ortaya çıkan, bir şahıs ol-duğundan ve özgürlük kabiliyeti olan bir varlığın meydana getirilmesi fiziki bir eylemle anlaşılamayacağından, üreme eylemini, bir şahsı rızası olmadan ve keyfi olarak dünyaya getirmemiz şeklinde bir edim olarak görmek, pratik bakımdan çok doğru ve zaruri bir fikirdir; bu eylemden dolayı ebeveynin üzerinde, güçleri yettiğince bu şahsı durumundan memnun kılmayı gerektiren bir bağlayıcılık da vardır. Çocuklarını kendi yapıtları (zira böyle bir şey, özgürlük kabiliyeti olan bir varlık olamaz) ve kendi mülkleriymiş gibi yok edemez veya tesadüfe de terk edemezler, çünkü o sadece dünyadaki bir varlık değil, ebeveynlerinin hukuken de kayıtsız kalamayacakları bir dünya vatandaşı durumundadır."
Sayfa 34 - Açılım Kitap - Çeviri: M. Sami Türk - III. Baskı, 2018 • Adaletin SınırlarıKitabı okudu
Reklam
Her an bir daha, bir daha gitmek istediğimiz yerden bizi uzaklaştıran tepkiler verip sonra da,”Bu ne adaletsiz dünya!” diye göklere haykırıyoruz.Hep dışarıdan bekliyoruz.Hiç sorumluluk almadan.
Sayfa 312Kitabı okudu
“Söyleyemediğimiz o kadar çok şey var ki; hepsi de fazlasıyla acı verici çünkü. Söyleyebildiklerimizin, geri kalanının acısını azaltacağını umarız ya da bir şekilde bastıracağını. Öyküler telafi edicidir. Dünya adaletsiz, haksız, bilinmez, denetim dışı bir yer. “
Dışarıdan her ne kadar adaletsiz gözükse de doğanın kendi içinde kurduğu muazzam bir denge vardı. Bu dengeyi geri dönüşümsüz bir şekilde bozan tek canlı insandı. Dünya tarihi boyunca meydana gelen birçok salgın ve savaşla beraber insan sayısı bir şekilde dizginlenmişti. Ama artık sağlık sistemleri mükemmele yakındı ve devletler savaşmaktan kaçınıyorlardı. Çünkü savaş teknolojisi dünyanın sonunu getirebilecek tehlikede silahlar içeriyordu. 1800'lü yılların başında 1 milyar olan dünya nüfusunun ikiye katlanması için tam yüz otuz yıl geçmişti. Ama 1930'larda çok sert bir kırılma ve yükseliş olmuştu. 1974 yılında 4 milyara ulaşan sayı, 2024 yılında 8 milyara çıkmıştı. İnsan nüfusunun toplamda 4 milyar olması binlerce yıl sürmüşken aynı sayıdaki insana sadece son elli yılda ulaşılması ise dehşet verici bir gerçeği barındırıyordu.
Sayfa 398Kitabı okudu
Bazen dünya öyle adaletsiz bir yer olurdu ki onunla savaşman gerekirdi.
Reklam
520 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.