104 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitle insan yüzlü kaostur.
...çok kalabalığız, daha da kalabalık olacağız ve giderek daha da kalabalıklaşacağız, böylece sonunda kaos galip çıkacak ve ölüm karnını doyuracak. 𝘼𝙡𝙗𝙚𝙧𝙩 𝘾𝙖𝙧𝙖𝙘𝙤 Yeraltı Edebiyatının en çarpıcı metinlerinden birisi, "
Kaos'un Kutsal Kitabı
Kaos'un Kutsal Kitabı
". Burada Kaos aslında insan toplumunu temsil eden sembolik bir
Kaos'un Kutsal Kitabı
Kaos'un Kutsal KitabıAlbert Caraco · Sel Yayınları · 20162,196 okunma
205 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Ama sanırım nereye gidersem gideyim birilerini özlerim.
Bu kitap okuduklarım arasında karma diye adlandırdığımız olayı en iyi anlatan kitaptı bence.İkinci dünya savaşı ile ilgili çok kitap okudum ama bu kitabı diğerlerinden ayıran özelliği sadece dokuz yaşında masum bir çocuğun gözünden anlatılmasıydı.Hem de sıradan bir çocuk değil,Auschwitz'de çok yüksek rütbeli bir nazi subayının oğlu Bruno...Bruno Auschwitz'deki gaz odalarının oradaki "pijamalı" insanları yağmurdan ve soğuk hava şartlarından korumak için yapıldığını düşünecek kadar iyi niyetli ve saf bir çocuk mesela.Çok sıkıldığı ve hiç arkadaşı olmadığı için tel örgülerin etrafında yürüyüşe çıkarken tel örgünün öbür tarafında Schmuel adlı yahudi bir mahkûm olan çocukla tanışıyor ve zamanla arkadaşlık bağları derinleşiyor.Evet çok beklenmedik bir sonu var ancak ben üzülmedim.Hatta içim biraz soğudu.Hak edilmiş bir sondu.Başkalarının evlatlarına yaptığı kötülükler,bumerang gibi dönüp onun da çocuğunu buldu.Dünya zaten çok adaletsiz bir yer ama keşke ebeveynlerinin günahlarının bedelini çocuklarının ödemek zorunda kalmadığı bir dünyada yaşasak...Yazarın en sonda kinayeli bir şekilde dediği gibi "Elbette bunlar çok uzun zaman önce oldu ve böyle şeyler artık bu çağda asla olmaz."Dünyada hâlâ çok fazla tel örgü var.Umarım hiçbirimiz karşılaşmak zorunda kalmayız.
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139,5bin okunma
Reklam
360 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
İnsanlığın 'beyaz' lekesi...
"İstediğin kadar saksağan vur vurabilirsen ama unutma bülbülü öldürmek günahtır." -"Bülbülü öldürmek günah da saksağan vurmak mübah mı?" diye söylenmiş, içten içe alınmıştım bu yaklaşıma ilk etapta. Sonra bunu kendi sığlığıma vermiş, yazarın anlatmak istediği şeyin "Bülbül; gülün yâridir, hoştur, bundan mütevellit canı da
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202072,8bin okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Aşk ve Öbür Cinler
Aşk ve Öbür Cinler
Mutluluğun iyi edemeyeceği kişiyi iyileştirecek ilaç yoktur. Kısa fakat etkileyiciydi, bir rahip ile kuduz olmak uzere olan nerdeyse cocuk sayilabilecek genc bir kizin askinin hikayesi. Zengin orta yaşlı bir baba (Marki) ve kendinden sınıf olarak ve yaş olarak küçük (Bernarda) bir kadının hırs ve para için yaptığı sevgisiz evlilik ve bu evlilikten doğan masum, dünya güzeli bir kız Sierva Maria. Doğduğu günden itibaren anne babasının yanında değilde aynı malikanede kölelerin kaldığı barınaklarda büyüyüp yetişen, kendini asla beyazlar gibi görmeyen 12 yaşında bir kız çocuğu. Kuduz vakalarının çokça yaşandığı bir dönemde, doğum gününde çarşıda bir köpek ısırması ile hayatı alt üst olan, olayların gelişmesi neticesinde yaptığı davranışlar ve yanlış yönlendirmelerle içinde cin olduğu gerekçesi ile manastira kapatılan bir melek. Bu vakanın kesinleşmesi için piskopos tarafından görevlendirilen 30'lu yaşlarda genç ve yakışıklı rahip Cayetano Delaura ile arasında yaşanan masum bir aşk. Rahip ve Hekim Abrenuncio dışında hiç kimse inanmadı Sierva Maria'nin içine şeytan girmedigine. Onun istediği sadece sevgiydi. Bir parça sevgi. Kendi ailesini seçemedigi, kendi hayatını yaşayamadığı adaletsiz ve kokuşmuş dünya da içindeki bir tutam sevgi. Önce annesi bildiği kadını, sonra sevdiği adamı kaybetti.
Aşk ve Öbür Cinler
Aşk ve Öbür CinlerGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20166,9bin okunma
121 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
57 günde okudu
Bir asır geçse de, bin devran dönse de değişmeyecek bu dünya. Adalet hep yarım, bazı kalpler hep kırık kalacak. Bazı başlar hep eğik, bazıları hep öksüz, bazıları da hep yetim kalacak. Mevsimler geçecek, çiçekler açıp solacak ama bazı kalplere bahar hiç uğra- mayacak. Bazılarının da bunlardan hiç mi hiç haberi olmayacak. Böyleydi adaleti olmayan dünyanın kanunu. Böyleydi vicdanla- rina perde çekenlerin hayatı. Kaç gül soldu bu hain ve adaletsiz dünyanın kışında? Kim bilir kaç gül, kaç kardeleni yitirdik daha açmadan; kim bilir kaç kişiyi çocukluğunu bile yaşamadan yitir- dik. Bu dünyada yaşayan, adına insan denilen vicdansız yüreklerde kaç çocuk yitirdik! Tek bir hikâye değildi, sonu kötü biten birçok hikâyeye şahit olmuştu bu hain dünya. İşte şu an, tam da şu an; salı- na salına yürüyen, saçları rüzgârda özgürce uçuşan şu genç kadının da vardı anlatılmaya değer bir hikâyesi.
İsimsiz Kadınlar
İsimsiz KadınlarSirya · Flora Kitap · 2022206 okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
“Bu hepimizin hikayesi”
Yasalar ve sistemler mi değerleri değiştirir yoksa değerler mi yasaları ve sistemleri yönlendirir? Toplumun yarısının atıl kaldığı bir ülkenin gelişmesi mümkün müdür?? Önce bu harika romanın yazarını tanıyarak başlayalım; Cho Nam-joo, 1978 yılında Güney Kore, Seul’de doğdu. Ehwa Kadın Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu ve dokuz
Kim Jiyeong, Doğum: 1982
Kim Jiyeong, Doğum: 1982Cho Nam-Joo · A7 Kitap · 2021831 okunma
Reklam
38 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.