Kendimizi tanıtmamız istendiğinde adımız ve soyadımızdan sonra ilk olarak ne söylüyoruz? Bir çok gruba aidiyetimiz var. Ve bu aidiyetler bir yerde kimliğimizi oluşturuyor. Mesela aynı dili paylaştığımız insanlar, aynı dini paylaştığımız insanlar, aynı coğrafi bölgeyi, aynı şehri, aynı yurdu, aynı kökeni paylaştığımız insanlar var.. Var da var.. Peki biz kendimizi tanıtırken bunlardan hangisi en önce söyleme isteği duyuyoruz? Ben bir müslüman Türküm diyebiliyoruz ya da Türk bir müslüman. Şahsen konu hangi yörenin mutfağı ise direk Antepliyim diyorum Çünkü konu yemekse bu kimlik baya itibarlı işte bunun gibi ait olduğumuz bir çok farklı grup var. Hatta dünyanın öbür ucunda yaşayan, hiç tanımadığım herhangi bir 34 yaşında olan insanla da aynı yıl dünyaya gelmiş ve aynı yıl kadar tarihe tanıklık etmiş olmaktan yine ortak bir gruba aidiyetimiz var. Işte bu şekilde bir-çok karmaşık gruptan oluşan kimliklerimiz ile hemen herkesle bir noktada aynı grupta olabiliyorsak dünya üzerinde akıp duran kanın sebebi ne olabilir? Neden hala bir arada yaşamanın formülü bulunamaz??
Kimliklerimizi sorgulayan, düşündüren, beynimizin kıvrımlarında karanlık bir odaya adeta bir ışık yakan bir kitap olmuş.. Çok beğendim..