Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.
Osmanlı'da "Kardeş ve evlat katli"
Fatih Sultan Mehmed Han, devletin daha evvel içine düştüğü birtakım tehlike ve hataları değerlendirip «Fâtih Kânunnâmeleri» denilen ka- nunnâmeleri hazırladı. Lakin sanılmamalıdır ki bunlar, onun veya o devirdeki ricâlin şahsî düşüncelerini aksettirir. Asla!.. Devlet idaresine dair pek çok kâide ihtiva eden bu kanunnâmelerde günümüze kadar
Sayfa 124 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahibsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerim bir Müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır. Hem madem لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin. Mektubat - 71
"O ebedi yurtlaki hayatların en hoşunu ve oradaki en hoş hayatı devamlı nimeti verip de elemli azaba maruz, keder veren, sıkıntılı hayatı alan kimse ne kadar çok aldanmıştır! Bu hayatta müddet, günün bir saati veya akşam ile yatsı arası veya bir gün yahut bir günün bir kısmı kadardır. O bir günde ya ebedi kâr veya ebedi zarar vardır. Şu beyit bu makamda söylenmiştir: O ancak bir saattir. Sonra geçer, bunların hepsi gider ve zail olur."
Bu dünya o kadar çok, o kadar çok sırlarla dolu ki, biz neyiz ki, biz kendimizin ne olduğunu bile bilmiyoruz. Bugün varız, o da varsak, yarın yokuz, o da yoksak. Bir de üstüne üstlük savaş çıkarıp birbirimizi öldürüyoruz, sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi. Oysa bir ömür nedir, ne kadardır, onu bile bilmiyoruz. Bir ömür, bir göz açıp yummak kadar değil mi?
Sayfa 409Kitabı okudu
dünya üzerinde iki tür insan vardır: trafikte sarı ışığı görünce frene dokunanlar ve aynı san ışık karşısında gazı kökleyenler. ... cahil ile anarşist arasındaki fark tüy kadardır. o aradaki tüyün üzerinde durur bütün okunan kitaplar. ama tarihçiler üflediği zaman tozlu arşivlerin üzerine ne tüy kalır, ne de aradaki fark. cahil de geçmiştir sarıda, anarşist de.
Reklam
Sarı rubalı Şafak yayılıyordu yeryüzüne, gök güreten Zeus açmıştı tanrılar kurultayını en yüksek yerinde çok doruklu Olympos'un. Konuştu o, kulak verdi tanrılar tekmil: "Tanrılar, tanrıçalar dinleyin beni, bakın ne buyurdu göğsümde yüreğim, boşa çıkarmaya yeltenmesin bu sözümü hiçbir tanro, ister erkek olsun ister dişi, doğrulayın beni hepiniz birden, ben de çabucak bitireyim şu işi, bir tanrı Troyalılara ya da Danaolara yardıma yeltenirse, Olympos'ta kötek yiyip dönecek gerisingeri, alıp kara dumanlı Tartaros'a atacağım onu, ta derinere, yerin dibindeki çukura, orda demir kapılar, tunç eşikler var, gökle dünya arası kadardır Tartaros la Hades arası. Görürsünüz o vakit ben neyim. İsterseniz tanrılar, gelin deneyin, altın bir halat sarkıtın gökten, tekmil tanrılar, tanrıçalar, tutup çekin o halatı, harcayın olanca gücünüzü, yine indiremezsiniz efendiniz Zeus'u yeryüzüne. Ama ben bir çekersem şöyle iyicene, alırım yukar sizi de, toprağı da, denizi de, bağlarım Olympos'un bir sivri doruğuna halatı, havalarda uçuşur ne var ne yok hepsi. Tanrılardan, insanlardan üstünüm ben böylesine."
Sayfa 157
baş parmak. Evrimin en masum icatlarından biri; dokuyu, biçimi ve ısıyı algılayan dahili bir araç: Bir simya mucizesi, teknolojinin sırrı, zihin ve sanat arasındaki köprü, insanı insan yapan alet. İpek maymunu ve lemurun başparmağı yoktur. Yeni Dünya'daki maymunların hiçbirinin karşılıklı bükülebilen başparmakları yoktur; örümcek maymununun başparmakları ya hiç yoktur ya da minnacık birer yumru kadardır; pattoların başparmakları diğer parmaklara yüz seksen derecelik bir açıda durduğundan kıstırmaktan başka işe yaramaz; 'orman adamı' diye anılacak kadar insana benzeyen orangutanın başparmağı upuzun kıvrımlı parmaklarına nazaran öyle ufaktır ki hareketleri ancak semboliktir. Şempanzenin başparmağı, bükülü parmakları beceriksizce bir hareketle karşılar; goril ise küçük nesneleri tutabilecek kadar hassas bir kavrayıştan yoksundur; şebek aralarında en yaklaşanıdır, başparmakları karşılıklı adamakıllı bükülebilir ve hassas bir kavrayışı vardır ama sebeğin başparmağının ne kadar düz, yayvan ve biçimsiz olduğuna hiç dikkat ettiniz mi? Hayır, bu gezegende bir tane düzgün başparmak vardır o da homo sapiens' inkidir. Nokta.
Sayfa 359 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
BEŞİNCİ MESELE: Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır. Hem madem لاَ يُكَلِّفُ اللهُ نَفْسًا اِلاَّ وُسْعَهَا [ 1 ] sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır. Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediye ye girsin.
Beşinci Mes'ele: Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahibsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerim bir Müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır. Hem madem لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin. Şualar - 472
Reklam
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayât-ı ebediye burada kazanılacaktır.
Sayfa 124 - RnkKitabı okudu
said-i kurdî
Said, bu başlıktaki adını Bitlis’te bir köy olan Nurs’tan alıyor. Saidi Nursi’nin birçok ad ve lakapları vardır. Bu ad ve lakaplar, onun hayatı içindeki mücadele safhalarına göre yer bulur. Örne­ğin gençliğinde Kürdistan’da bir Kürt mücahidi idi. Bu devirde kendisine Melaye Meşhur-Mela Saîde Kurd! denirdi. Daha sonra İstanbul ve Şam’da, fevkalade
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir Müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır. Hem madem لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
Fesübhanallah! Mülk ile melekût arasındaki hicâb ne kadar incedir, aralarındaki mesafe ne kadar büyüktür. Dünya ile âhiret arasındaki yol ne kadar kısa ve ne kadar uzundur. İlim ile cehil arasındaki hicab ne kadar latif ve ne kadar kalındır. Îmân ile küfür arasındaki berzah ne kadar şeffaf ve ne kadar kesîftir. İbadetle ma'siyet arasındaki mesafe ne kadar kısadır. Halbuki araları cennet ile nârın araları kadardır. Hayat ne kadar kısa emel ne kadar uzundur.
Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir Müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır. Hem madem لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır. Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
622 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.