Güneş doğmuştu. Altın renkli serin bir ışık yağmuru, örümcek ağlarının üzerine boşalmış, sabahleyin pırlanta sergisi gibi parlayan bu milyonlarca çiy tanesini sanki altın yuvarlacıklara dönüştürmüştü. Temel Çavuş, bunlara bakarak; "Ne yaşanası dünya" diye düşündü, "yalnız yiyecek bir lokma ekmeği olsa da şu güzel şeyleri seyretmeye vakit bulsa!"