Dünyada büyük ölçüde karmaşa, anarşi, düzensizlik var, peki bunu kim ortaya çıkardı? İlk sorumuz bu. Ekonomik, toplumsal ya da siyasi olsun, dünyada savaşla sonuçlanan bu karışılıktan kim sorumlu? Savaşlar oluyor, korkunç savaşlar oluyor. Her birimiz yalnızca entelektüel olarak değil, günlük yaşamımızda gerçekten, içinde yaşadığımız evin, yalnızca dışımızda kurduğumuz evin değil, içimizdeki evin ne durumda olduğunu fark ediyor muyuz? Bu evin ne kadar düzensiz, çelişik olduğunu, ne kadar az özgürlüğümüz olduğunu fark ediyor muyuz? Bu özgürlük sözcüğü yalnızca istediğimiz zaman, istediğiniz yerde, istediğiniz şeyi yapma özgürlüğünü değil, sevgiyi de çağrıştırır. Hepimiz bu dünya üzerinde yaşıyoruz, ama her birimiz kendi özgürlüğümüzle, kendimizi dışavurmakla, başarmakla, kendi aydınlanma yolumuzla---her ne demekse---kendi belirli din biçimimizle, inançlarımızla, boş inançlarımızla ve bunun sonucu olarak siyasi ya da dinsel yetkeyle, yetkenin derecesiyle uğraşıyoruz. Bundan ötürü özgürlüğümüz çok az. İster zorbalığın şaşırtıcı ölçüde olduğu Rusya'da, isterse sözde demokratik dünyada her psikopat ve her insan tarafından serbestçe kullanılan bu sözcüğe, özgürlüğe, her insanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak içsel anlamda gereksinimi var, tıpkı dünyadaki her ağacın büyümek için, o onur, sevgi niteliğine sahip olabilmek için özgürlüğe gereksinim duyduğu gibi.