İnsanoğlunun yaptıklarının onunkinden üstün ama onunki kadar ölümlü zihinler tarafından büyük bir titizlikle ve yakından izlendiğine, işleriyle uğraşaduran insanların belki de tıpkı bir insanın bir su damlasında kaynaşıp üreyen kısa ömürlü yaratıkları mikroskopla mercek altına alması gibi mercek altına alınıp incelendiklerine on dokuzuncu yüzyılın sonlarında kim inanırdı ki. İnsanlar, büyük bir rahatlıkla, maddeye hükmetmelerinin verdiği güvenin dinginliğiyle bu dünyada küçük işlerinin peşinde bir oraya bir buraya gidip geliyorlardı. Olasıdır ki, mikroskop altındaki tekhücreliler de aynı şeyi yapıyorlardır. Kimse uzaydaki nicedir bilinen dünyaların insanlara karşı bir tehlike oluşturabileceğini düşünmüyor ya da o dünyalarda hayat olabileceğine en küçük bir ihtimal vermiyordu. Şimdi bakınca bir zamanların alışılmış bazı düşünceleri ne kadar tuhaf geliyor.
Sayfa 3 - 6. Basım: Nisan 2022 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Ay'ın kaması bir buluta saplandı ve onu yavaş yavaş yardı; kapının yanındaki astsubay resmine hafif, margarinimsi bir ışık düştü: vatanın teșekkürü: Bu, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki iyi zamanlarda șu anlama geliyordu: bir laterna, bir de boyuna asılı "maașım yok" tabelası. (Ama Almanlar resmen yalvardılar iki kez daha amuda kalkmak için, "Ne güzel asker olmak": they asked for it, and they got it!)
Reklam
Gücü ilahlaştran Nietzsche'nin de büyüktü suçu; Nazi hilelerini o öğretti aslında ("Savaşı barıştan daha çok sevmelisin..."), alçağın ağzı çok iyi laf yapardı, Breker'in paralı askerlerinin, taşlar ve sopalar ellerinden alınınca, "başka bir halt bilmediklerinden" açlıktan ölmeye mahkûm olan o askerlerin babası odur.
Kimse uzaydaki nicedir bilinen dünyaların insanlara karşı bir tehlike oluşturabileceğini düşünmüyor ya da o dünyalarda hayat olabileceğine en küçük bir ihtimal vermiyordu. Şimdi bakınca bir zamanların alışılmış bazı düşünceleri ne kadar tuhaf geliyor.
Sayfa 3 - Birinci Kitap: Marslılar Geliyor, Savaşın ÖngünüKitabı okudu
Kırım Hanları, büyük Moğol İmparatorluğu'nun Avrupa'da ka­lan son parçasıydı. Cengiz Han'ın soyundan geliyorlardı ancak başkentleri Bahçesaray'daki saray ve bahçeler gibi onlar da bozul­maya yüz tutmuştu. Yine de sade ama asil bir hayat sürüyorlardı. Servet biriktirmek törelerine aykırıydı. Bir elbise, bir kılıç ve bir at
... ... Onlar akıllı yaratıklar ve istediklerine zaten sahip oldukları ve bizim de zararsız böcekler olduğumuzu düşündükleri zaman bizi avlamaya çalışmayacak­lardır. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
... ... Yani benim gibi adamlar yaşamaya devam ediyorlar, çünkü soylarının sürmesini istiyorlar. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
... ... İnsanların egemenliği ve diğer yaratıklara korku saldıkları dönem artık sona ermişti. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
... ... Bu uygarlığın yıkılışının, insanoğlunun sonunun başlangıcıydı. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
... ... Bu bir ordunun disiplinli yürüyüşüne falan benzemiyordu, bu atların ya da sığırların korktuklarında kaçmaya başladıkları zamanki gibi, devasa ve korkunç bir kaçıştı. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
... ... Dünya tarihinde daha önce bu kadar büyük bir kalabalık birlikte hareket edip, birlikte acı çekmemiştir. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
... ... Tilki öldüğünde orada bulunmak istiyordum. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
... ... Savaşın damarlarımızı ve atardamarlarımızı tıkayacak, sinirlerimizi yıkıntıya uğratıp, beynimizi harap edecek ateşi henüz yükselmemişti. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
“20. yüzyılda, H. G. Wells'in Dünyaların Savaşı adlı çalışmasının radyo yayınlarında beş ayrı yerde yaşanan panik, bu araştırmanın deneylerini doğruluyordu.”
Sayfa 206Kitabı okudu
“Yaban'da vurgulanan karşıtlık, vatanı kurtarmak için savaşan ilerici aydınlarla Kurtuluş Savaşı'na inanmayan gerici köylüler arasında. Ahmet Celâl ile köylüleri ayrı dünyaların insanı yapan, okumuş kentli ile cahil köylü arasındaki farktan çok, bu ikisinin Kurtuluş Savaşı karşısındaki farklı tutumlarıdır.”
Resim