Jules, üç askerle kâğıt oynuyordu. Çiftçi, sesinin tonunu ölçülü tutmakta bir hayli zorlanıyor, karısı onu susması konusunda uyarmak zorunda kalıyordu. Sidonie, Macbeth ile derin bir sohbete dalmış görünüyordu, adam ona ailesinin fotoğraflarını gösteriyor, Sidonie ise her fotoğrafta hayranlıkla hafif çığlıklar atıp beylik lafları sıralıyordu:
Sayfa 77 - Çevirmen: Bahadırhan Bozkurt, Hep Kitap
Yeşil Renkli Namus Gazı Operası -Aziz Nesin
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte biçok ileri ulusların
Reklam
Ey Maria! Maria, gençliğimin sevgili meleği... Elveda! Başka tutkular gelecek, belki de unutacağım seni, ama her zaman kalbimin en derin yerinde kalacaksın, zira kalp öyle bir dünyadır ki, insanı altüst eden, deşen ve yeniden işleyen her tutku, bunu önceki tutkuların kalıntılarının üstünde yapar. Elveda! Elveda! Oysa seni nasıl da sevebilirdim, nasıl öperdim, kollarımda nasıl sımsıkı tutardım! Ah! Aşkımın icat ettiği bütün delilikler ruhumu tatlı tatlı paralıyor. Elveda! Yine de her zaman düşüneceğim seni; dünyanın girdabına atacaklar beni, orada belki gürühun ayakları altında ezileceğim, lime lime edileceğim. Nereye gidiyorum? Ne olacağım? Yaşlı olmak isterdim, muzaffer olmak, deha sahibi olmak, her şeyi senin ayaklarının dibine bırakmak ki üstlerinde yürüyesin diye; oysa bunların hiçbirine sahip değilim ve bana bir uşağa ya da bir dilenciye bakar gibi soğuk baktın. Elveda!...
Sayfa 93
Günlerden bir gün ünlü bir bilim insanı (Bertrand Russell olduğunu söyleyenler var) astronomi konusunda halka açık bir ders vermekteymiş. Dünyanın güneşin etrafında nasıl döndüğünü, keza güneşin de galaksimizin, dev bir yıldız topluluğunun merkezi etrafında nasıl döndüğünü anlatmış. Dersin sonunda arka sıralardan kısa boylu yaşlı bir kadın ayağa kalkarak sözü almış: 'Bize anlattığın her şey saçmalık. Dünya aslında dev bir kaplumbağanın sırtında duran bir düzlükten ibarettir. Bilim insanı biraz üstten alarak gülümseyip yanıt vermiş: 'Peki kaplumbağa neyin üzerinde duruyor?' 'Sen çok zekisin,genç adam,çok...' demiş yaşlı kadın. 'En aşağıya kadar hep kaplumbağa var işte!'
Biraz sonra karşısına, gece değil, gündüz bile iç kapayıcı olan ıssız sokaklar çıktı. Bu saatte sokaklar, büsbütün ıssız, içine kapanmış görünüyordu. Fenerler daha seyrekleşti, sanırım bu sokaklara daha az yağ veriliyordu. Sonra ahşap evler, çitler başladı. Ortalıkta in cin yoktu. Yalnızca sokaklardaki karlar parlıyordu. Uykuya dalan basık
Sayfa 50 - ...Kitabı okudu
Kocasının davranışları Gaia'yı öfkelendirdi. Çocuklarını özledi. Onlara yaptıklarından Uranos'tan nefret etti. Bununla birlikte duygularını kalbinin derinliklerine gömerek sessizce intikam alabileceği zamanı bekledi. Gaia ile Uranos'un diğer ölümsüz çocukları on üç Titandı. Çocuklarıyla birlikte Yunan tanrılarının en yaşlı kuşağı oldular. Helios güneş tannsıydt, gökkubbede bir at arabasında güneşi dolaştırırdı. Selene ay tanrıçasıydı. Okeanos dünyayı saran ırmağın tanrısıydı. Annesi Gaia gibi Themis de Delphoi'de kehanet tanrıçasıydı. Kronos, annesi gibi yeryüzü tanrıçası olan kız-kardeşi Rhea'yla evlendi, zamanla Yunan tanrılarının ebeveyni oldular. Daha sonra Atlas, o zamana kadar doğan Titanların en güçlüsü, dünyanın üzerine düşmemesi İçin gökkubbeyi tuttu. Bundan kısa bîr süre sonra en zeki, en akıllı Titan olan Promet-heus suyla çamurdan ölümlü insanı ortaya çıkardı. Kardeşi Epi-metheus ilk ölümlü kadınla, Pandora İle evlendi. Gaia, Titan çocuklarını Uranos'a karşı intikam aracı olarak kullanmaya karar verdi. Büyük bir parça çakmaktaşı alarak onu kocaman keskin bir taş-orak haline getirdi. Daha sonra oğullarına giderek "Çok acımasız olduğu için babanızı cezalandırmanızı istiyorum. Benim ricalarıma, erkek kardeşlerinizin isteklerine karşın onları Tartaros ülkesine hapsetti" dedi.
Reklam
:Ddd
Günlerden bir gün ünlü bir bilim insanı(Bertrand Russel olduğunu söyleyenler var) astronomi konusunda halka açık bir ders vermekteymiş.Dünyanın güneşin etrafında nasıl döndüğünü, keza güneşin galaksimizin, dev bir yıldız topluluğunun merkezi etrafında nasıl döndüğünü anlatmış.Dersin sonunda arka sıralardan kısa boylu yaşlı kadın ayağa kalkarak söz almış : " Bize anlattığın her şey saçmalık.Dünya aslında dev bir kaplumbağanın sırtında duran bir düzlükten ibarettir." Bilim insanı biraz üstten alarak gülümseyerek yanıt vermiş :" Peki, kaplumbağa neyin üzerinde duruyor?" "Sen çok zekisin genç adam,çok.." demiş yaşlı kadın."En aşağıya kadar hep kaplumbağa var işte!"
Kimseye güvenmeyin! Dünyanın en yaşlı insanı, en aptal insanı olsa dahi.
Sayfa 278 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
Günlerden bir gün ünlü bir bilim insanı(Bertrand Russell olduğunu söyleyenler var)astronomi konusunda halka açık bir ders vermekteymiş.Dünyanın güneşin etrafında nasıl döndüğünü,keza güneşin de galaksimizin,dev bir yıldız topluluğunun merkezi etrafında nasıl döndüğünü anlatmış.Dersin sonunda arka sıralardan kısa boylu yaşlı bir kadın ayağa kalkarak sözü almış:''Bize anlattığın her şey saçmalık.Dünya aslında dev bir kaplumbağanın sırtında duran bir düzlükten ibarettir.''Bilim insanı biraz üstten alarak gülümseyip yanıt vermiş:'Peki kaplumbağa neyin üzerinde duruyor?''''Sen çok zekisin,genç adam,çok...''demiş yaşlı kadın.''En aşağıya kadar hep kaplumbağa var işte!''
193 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.