kilimi serdim, sırtımı da yasladım ağaca, birkaç kuş cıvıldadı, hatta biriyle göz göze geldik. doğanın uyanışı seyrettim, onunla beraber ben de uyandım derin düşüncelerin yılgınlığından... sonra aklıma bir alıntı geldi:
"Tan yeri ağardığında karanlığa dek
gölde yansıyan güneşi
sarmaşık çiçeklerinde sarı arıları izler
ama önem vermez nedir onlar
ve görmez." (Shelley - bir ozanın günlük işleri)
bu alıntının aklıma gelmesiyle beraber acaba ben mi gereğinden fazla abartıyor ve romantikleştiriyorum her şeyi yoksa diğeleri mi çok boş yaşıyor diye düşündüm.
sonra bu düşüncemin gereksiz olduğunun farkına vardım, öyle ya da böyle ben böyle olduğum için gayet mutlu ve huzurlu hissediyorum, böyle olmaya da devam edeceğim; çıplak ayakla toprağın üzerinde yürürken dünyanın en eşsiz şeyini yapıyormuş gibi hissedeceğim daima...