Karaduygun'u yazarken Birhan'la ilgili bölümleri roma rakamlarıyla ayırdığımı yeni fark ettim. Doğru dürüst toplama çıkarma yapılamayan bu basamaksız, hantal sayılara duyulan sadakat, modası geçmeyen bir dekorasyon alışkanlığıyla açıklanabilir elbette. Onlar sayı değil de epizotlara yerindelik atfeden görsel bekçiler sanki. Bana kalırsa, bölümlerin içsel bütünlüğüne ciddiyet kazandırmasından çok,gerçekte sıfırsız sayılar dizini olduğu için seviyoruz onları. Yazıdan önceki boşluk deneyimini perdeleyen, hatta yazıya dair o ilk ham fikrin aklımıza düştüğü anı görmezden gelmemizi sağlayan, kelimenin tam anlamıyla yanıltıcı bir yanı var bu sayıların. bizi sıfırdan kurtarıyorlar. Batı Arapların dünyaya bahşettiği basamaklı sayılardan sonra atıl kalsalar da, armayı andıran biçimleriyle biz okurlara yeni bir şeyi ifade ediyorlar: Çoktandır olmuş bir şeyi. Yazmazdan önce kendi sözcüklerini yaratan o teskin edilemez esinlenme anını hiçe sayıp, okuru doğrudan yazılmış olanın evrenine çağırıyorlar.
KARADUYGUN
Sema Kaygusuz
s, 53