“Bu çocukların ne ten renkleri ne dil ne de kültürel farklılıkları umurlarında,... Onlar sadece çocuk ve birlikte eğleniyorlar. Evet, kim bilir, belki günün birinde bu dünyayı daha iyi bir yere gerçekten dönüştürebilirler.”
O an, o an dünyayı çocuklar yönetsin istemiştim. O an, savaşı çevremdeki çocuklardan uzak tutacağıma dair söz vermiştim.
Sözümü tutamayışımın felaket bir sonuç doğuracağından habersiz kendi kendime o sözü sahiden de vermiştim.
Önce konudan bahsetmek istiyorum:
Büyükçe bir grup İngiliz çocuk, dünyada süregelen savaştan korunmak için uçakla başka yere taşınmaktadır ama uçakları ıssız bir adaya düşmüştür. Onlarca çocuk başlarında bir "yetişkin" olmaksızın düştükleri ıssız adada kalırlar. Önce Ralph ve Domuzcuk'u, sonra Jack, Simon ve diğer karakterleri tanırız.
"Dünyayı çocuklar yönetsin!" söylemini gördüğüm anda aklıma gelecek olan kitap. Sonsöz'de belirtildiği üzere, kitap -sıradan bir roman gibi okumanın ötesinde- simgesel anlamlar atfederek okunduğunda ne denli derin manalar barındırdığı daha net anlaşılacaktır.
Dipnot olarak, Mercan Adası kitabını okuma listeme eklediğimi belirtmek isterim. Keyifli okumalar..
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,5bin okunma
Dünyayı çocuklar yönetsin... evet.
Dünyayı Gazze'de beyaz fosfor bombaları yüzünden yanarak can çekişen çocuklar yönetsin! Top oynarken arkadaşının cesedine rastlayan, körpe bedenleri perem perem edilen, "ben annemi saçından tanırım" diye feryat edip kimsesizliğine ağlayan, babam olsaydı biz üşümezdik diyerek ıslak kıyafetleriyle
" Biz yetişkinler kendi yaşamlarımızla, kendi işlerimizde çocuğun oyun oynarken takındığı ciddiyeti, özeni ve orada olma halini takınabilsek
Dünya kim bilir nasıl bambaşka bir yer olurdu.