“Bazen, eskilerin deyişiyle “bütün güzel, yüce şeyler”in inceliğini kavramaya hazır olduğum sırada, ama neden ille de tam o anlarda öyle biçimsiz hareketler yapıyordum. Yani bunların yapılmaması gerektiğini anladığım anda mahsus yaparmış gibi böyle hareketlere kalkışmam nereden ileri geliyordu? İyiyi, “güzel ve yüksek şeyleri” ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlerine battım, sıkıştım kaldım içlerinde.”