Manevi dertlerimize dünyevi dermanlar aradığımız için o arzuladığımız huzura erişemiyoruz. Maneviyatı reddetmek huzuru reddetmektir.
“Teokratizm, Türkler için baş belâsı bir zihniyettir. Biz, Garb Medeniye- ti’ne iltihak ederken İslâmiyet de ona uymalıdır. Zâten Türkler, tarihte her vakit saltanatı hilâfetten ayırmışlardır. Kur’ân’ın ahkâmı, dünyevî ahkâmla tâdil edilmelidir!.." gibi imanla bağdaşması İmkânı olmayan sözleri ihtiva elliğini, yine kendisi nakletmekte ve Türkiye’ye döndükten sonra bu makalesi sebebiyle M. Kemal Paşa tarafından takdir olunduğunu, uzun uzun hikâye etmiş bulunmaktadır, (a.g.e., sh: 123 vd.)
Reklam
Ebu Hureyre’nin (r.a.) Efendimiz’e (s.a.v.) olan fart-ı muhabbeti, dünyevi işlerden yüz çevirmesine, bütün mesaisini hadis öğrenmeye ve öğrendiklerini tebliğ etmeye adamasına neden oldu. Zenginlerin arasına karışmaz, meclislerine oturmazdı.
İmanın eksilmesinin sebeplerine gelince, bunlardan bazıları şunlardır: 1- Allah-u Teâlấ'yı, isim ve sıfatlarını bilmemek. 2- Allah'ın kevni ve şer'i ayetleri ve hükümlerine bakmamak, bunları düşünmemek ve bunlardan yüz çevirmek. Çünkü bunlardan gâfil kalmak, arzu ve şüphelerin kalbi sarmasıyla, mânen kalbin hastalanmasına veya
"Sofistler için akıllıca sözler para birimiydi. Hizmetlerini en çok para verene satıyorlardı. Ama Sokrates ödeme yapmayı reddediyor, arkadaşlarının eskilerini alıyordu. Bu demek değildi ki dünyevi zevklerden keyif almıyordu. İçki içiyor, sevişiyordu. Ama yalın ayaklarıyla, yıkanmamış haliyle maddesel düşünen Atina'da göze batıyordu. Pejmürde cüppesinin içinde dükkan tezgahlarının önünden geçtiği, sürekli 'İhtiyacım olmayan ne kadar çok şey var!' dediği söyleniyor." *|Genius of the Ancient World: Socrates
Bir insanın ve/veya psişik annenin bu şekilde davranabilmesinin birçok nedeni vardır. Bizzat kendisi annelik görmemiş bir kadın olabilir. Psişik olarak çok genç ya da çok safdil olan, kırılgan annelerden biri olabilir. Psişik olarak belki öylesine altüst olmuştur ki, kendisini bir bebek tarafmdan bile sevilemez bulur. Belki de ailesi ya da kültürü tarafından o kadar eziyet görmüştür kİ, yeni annelik haline eşlik eden “ışık saçan anne” arketipinin eteğinin ucuna bile dokunacak değerde görmez kendini. Görüyorsunuz, bu konuda iki yol yoktur: Bir anne kendi çocuğuna annelik ederken, kendisi de annelik görmüş olmalıdır. Bir kadının çocuğuyla ilişkisinde başkasına devrolunamaz tinsel ve fiziksel bir bağ bulunsa da, içgüdüsel Vahşi Kadm’m dünyasında, kadın birdenbire kendi kendini biçimlendirmiş dünyevi bir anne haline gelemez.
Ayrıntı Yayınları
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.