370 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
“Zamanı yıldırım hızıyla geçerek sona yaklaşmakta olduğunu ancak altmışlarına vardığında fark ediyordu insan ve geri dönüp, şımarıkça savurduğu dostlukları, heba ettiği ilişkileri yeniden sımsıkı yakalamak istiyordu." Hayat hikayesi okumayı seven bir okuyucu olmuşumdur her zaman. Özellikle yazarların hayatı… Ayşe Kulin’in kendi hayatını anlattığı bu otobiyografik romanda en çalkantılı dönemlerde Ankara ile çok köklü ve kalabalık olan Osmanlı ailesinde geçen çocukluğu, inatçı uçarı gençliği, mutsuz evlilikleri gibi hayatına dair her şeyi samimi bir anlatımla kendisinden dinliyoruz. Tabi bunların yanında çiçeği burnunda Cumhuriyet, partili dönem, 60 Darbesi, 6-7 Eylül Olayları gibi tarihimizin çok önemli olaylarına da şahitlik ediyoruz. Yazarın Umut ve Sevdalinka kitaplarını okumuştum. İkisini de çok beğenmiştim. Bu eser Umut’un devamı niteliğindeymiş. Hatta dört kitaplık bir seriymiş. Ayrı ayrı da okunabilir bence. Ben beğendim. Size de tavsiye ederim. #kitapçaseyahatler
Hayat - Dürbünümde Kırk Sene (1941-1964)
Hayat - Dürbünümde Kırk Sene (1941-1964)Ayşe Kulin · Everest Yayınları · 20214,259 okunma
“Altı yaşında olmalıydım, Ankara'da Kavaklıdere'den aşağı doğru iniyoruz bir gün babamla el ele. Yol boyunca dikili ağaçlar çiçeğe durmuş. Ben fışkıran dallardan çiçekleri koparmak istedim. 'Koparma,' dedi. 'Neden? Çok güzeller, eve götürür vazoya koyarız.' 'Ben güzel diye saçlarını koparıyor muyum?' 'Hayır, çünkü saçımı koparırsan canım acır.' 'Dalların da canı var. Onların da canı acır.' 'Ama onlar ağaç baba! 'Allah'ın yarattığı her şeyde can var kızım. Çiçekte, dalda, böcekte! Bunu bil ve sakın bilerek can yakma, gereksiz yere dalları kırma, karıncayı bile incitme.'"
Reklam
384 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
4 çocuklu bir kadın
Ayşe Kulin kendi hayatını anlattığı ilkbaharından boşanma süreci ile başlayan 1964 1983 yılları atasını anlattığı romanı Ankara İstanbul arasında geçiyor. Üç bölümden oluşan kitabımız üçyüzelli sayfadan oluşuyor. . . . Birinci bölüm ilk eşinden ayrılışı Ankara' da ailesi ile geçiyor. Dava süreci ve boşanması gerçekleşiyor. . . . İkinci bölüm ise ikinci evliliği evliliginin ilk çocuğu kendisinin üçüncü çocuğunun dünyaya gelmesi ile İstanbul'da geçiyor. . . . Üçüncü bölüm ise 1978 yılından sonraki yaşantısını anlatıyor. . . . Ben kitabın şimdiden yüzyirmi sayfasını okudum bile. Anlatımı ve yaşadıkları Türkiye'deki kadın sorunu o zamanlarda bile nasıl yaşandığını gözler önüne seriyor. Zengin olanın her zaman fakir tarafı güçsüz bıraktığı çaresizliğe sürüklediğini okuyorum. . . .
Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene (1964-1983)
Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene (1964-1983)Ayşe Kulin · Everest Yayınları · 20104,437 okunma
"Bahar Ankara'ya çok güzel gelirdi bir zamanlar. Bulvarın o yıllarda hâlâ var olan akasyaları çiçek açardı. Mor sümbüller, leylaklar, elma, erik ağaçlarının çiçekleri coşardı."
Sayfa 39 - Everest Yayınları, 2014Kitabı okudu
Altı yaşında olmalıydım, Ankara'da Kavaklıdere'den aşağı doğru iniyoruz bir gün babamla el ele.
"Altı yaşında olmalıydım, Ankara'da Kavaklıdere'den aşağı doğru iniyoruz bir gün babamla el ele. Yol boyunca dikili ağaçlar çiçeğe durmuş. Ben fışkıran dallardan çiçekleri koparmak istedim. 'Koparma,' dedi. 'Neden? Çok güzeller, eve götürür vazoya koyarız.' 'Ben güzel diye saçlarını koparıyor muyum?' 'Hayır, çünkü saçımı koparırsan canım acır.' 'Dalların da canı var. Onların da canı acır.' 'Ama onlar ağaç baba! 'Allah'ın yarattığı her şeyde can var kızım. Çiçekte, dalda, böcekte! Bunu bil ve sakın bilerek can yakma, gereksiz yere dalları kırma, karıncayı bile incitme.'"
Sayfa 12 - Everest Yayınları, 2017Kitabı okudu
Reklam
Ankara da kavaklıdere den aşağı doğru iniyoruz birgün babamla el ele. Yol boyunca dikili ağaçlar çiçeğe durmuş. Ben fışkıran dallardan çiçekleri koparmak istedim. "Koparma," dedi "Neden? Çok güzeller, eve götürür, vazoya koyarız" "Ben güzel diye senin saçlarını koparıyor muyum?
Ankara'ya ilk gelişimde bebektim , sonra çocuk , öğrenci , genç kız , nişanlı kız olarak defalarca geldim büyüdüğüm kente .
Sayfa 3 - everest yayınlarıKitabı okudu
CHP'li Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay, Milli Cephe'nin mali kısıtlamalarını protesto amacıyla üç günlük açlık grevi başlattı.
Sayfa 204 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1972 yılı daha da uğursuz olaylara gebeydi. Mart ayında, bir süredir aranmakta olan devrimci gençler, Mahir Çayan ve arkadaşları, rehin aldıkları üç İngiliz teknisyenle birlikte saklandıkları Kızıldere köyünde öldürüldüler. İki ay sonra da haklarında idam cezası verilmiş olan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, Ankara'da cezaevinde idam edildiler. Türkiye, artık yaralı bir ülkeydi. Eli, genç insanların kanına bulaşmıştı. Huzuru asla yakalamayarak, tuhaf bir şekilde cezalandırılıyordu sanki.
Sayfa 195 - Everest YayınlarıKitabı okudu
14 Mayıs 1950 _ Demokrat Parti zaferi
Çankaya köşkünün üst katındaki çalışma odasından aşağıya yemek odasına inen Cumhurbaşkanı İnönü odada toplanmış çocuklarına ve eşine bakmış: 'Hanimefendi, yarından itibaren Çankaya'dan Ankara'ya artık otobüsle gitmeye hazır mısınız? Diye sormuştu. İnönü hazırdı da seçimi kazananlar hazır değildi. Kimse Demokrat Partisinden böylesine görkemli bir zafer beklemiyordu. 408 milletvekili! Dile kolay.