Ufak bir hatırlatma: Profesyonel bir okuyucu değilim.. Lütfen beklentiye girmeyiniz...
Acının; acımasızca ruhunu büyütürken, bedenini çürütmekten çekinmediği yaşlı bir çocuğun; yüreğindeki aşk ve bacağındaki hastalıkla savaşmaya mecbur kalışını yaşatan ve insanı iliklerine kadar ürpertirken, bir yandan da bu duruma düşmediği için bencilce sevindiren bir kitap..
İnsanın; kaybetmeden kıymetini anlamadığı sağlık nimetini hissetiren bir hikaye..
Fiziksel bir acıyı anlatmak ruhsal bir acıyı anlatmaktan çok daha zor olsa gerek... Çünkü herkes, kendisine göre ruhsal acıyı hissetmekle beraber bunu kolayca anlayabilir. Lâkin sınanmadığı fiziksel bir acıyı hissetmek, kulağa zor geliyor... Ama inanın kulağa bile zor gelirken bir anda bacağınızın acısıyla içiniz tiriyor... Sonra anlıyorsunuz ki içinizin acısından bacağınız titriyormuş aslında...
Okurken sıkmayan, tek seferde akıp giden bir kitaptı benim için... Öyle uzuun uzuun betimlemeler yoktu ama her şey beyninizde çarpıcı bir şekilde oluşuyordu yine de...
İncelememi kitaptan bir cümleyle tamamlamak istiyorum. Bu kitabı okurken;
"Şehir bana kendini unutturacak kadar geride kaldı..." :)