Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Adam döndüğünde, daha yatıyordu, bir çingene gibi ışıl ışıldı. Adam, yanı başındaki iskemleye çöktü. "Gitmeden önce bir gece benim eve gelmelisin; olmaz mı?" dedi, kaşlarını kaldırarak; elleri, dizleri arasından sarkarken, baktı. "Geleyim mi?" dedi kadın, yerli şiveyi yansılayarak. Adam gülümsedi. "Evet,
Sayfa 143
Rosario odadan çıktı. Kız çıkar çıkmaz Augusto, dağda fersahlarca yaya dolaşıp bitkin düşmüş gibi kendisini yatağa attı, ışığı söndürdü ve kendi kendine konuşmaya başladı:" Ona yalan söyledim, kendime yalan söyledim. Hep böyle oluyor! Her şey bir düş ve düşten başka bir şey yok. İnsan konuşurken yalan söylüyor ve kendi kendine konuşurken,
Reklam
Hoşuna gitti mi? Göğsümü avuçluyor, sıkıştırıyor irileştiriyor ve dayanamayacağım kadar hassaslaştırıyor. Alt dudağımı dişliyorum ama yalan söyleyemem kuralları çiğ-neyemem. Hem yalan söylemek isteyen kim? Bu adamın gönüllü kölesiyim ve her dokunuşu sanki bir lütuf. Evet hoşuna gitti. Sana acı olabilir demiştim ama sadece daha fazla zevk «-n
Sayfa 151
O zaman anlamış bütün gerçeği; ne yürüyormuş, ne duruyor. Yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. Düş gibi bir şey yani... Koşarsın koşarsın da varamazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür. Sen bakarsın ışıltıyla . İleriye uzanırsın (uzanmak istiyorsun yalnızca), uzandıkça da kolların uzar babam uzar... Gene de boşluğu avuçlarsın hep; düşünü düş yapan boşluğu...
Birinci kural yaradana hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze aynı tutar şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak utanılacak utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demekki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk merhamet ve şevkat anlıyorsan sen de bu vasıflardan bolca mevcut
Gücün 48 Yasası
Gücün 48 yasası 1-Sizin üstünüzde bulunanların kendilerini üstün hissetmelerini sağlayın. Onları memnun etme ve etkileme arzunuzla yeteneklerinizi göstermede çok fazla ileri gitmeyin, yoksa tam tersine neden olursunuz, yani korku ve güvensizlik uyandırırsınız. Ustanızın olduğundan daha parlak görünmesini sağlayın ve gücün doruklarına
Reklam
Yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. Düş gibi bir şey yani... Koşarsın koşarsın da varmazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür. Sen bakarsın ışıltıyla. İleriye uzanırsın , uzandıkça da kolların uzar babam uzar... Gene de boşluğu avuçlarsın hep; düşünü düş yapan boşluğu...
bazen upuzun bir paragrafı sebepsiz bir şekilde seversin
Deli. Sonra da kaçak. Bu da onların tanımlamaları. Artık çocuk olmadığım için benim hakkımda yapılan tanımlamalara müdahil olma şansım var. Vardı yani, o günden bahsediyorum. Beni görmeleri beni var kıldığı gibi, kendi algılayışlarından kaynaklanan sebepler bana kimlik de kazandırmıştı sadece dilde olmasına rağmen. Değişecekti. Ben bir söz
Sayfa 107Kitabı okudu
(...) ne yürüyormuş, ne duruyor. Yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. Düş gibi bir şey yani...
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Semûd
Şahmerdanlar gömmektedir şimdi aşkımızın göğsüne yadırgı hüzünleri kaypak bir çamur olan mayamız kinle bereketlenmektedir. Uyuyan bebekleriyle üşüyen köpeklerini bir yana bırakıp
Sayfa 104 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şeye inanılmıyorsa, hiçbir şeyin anlamı yoksa, hiçbir değere evet diyemiyorsak, her şey olanaklıdır, her şey önemsizdir. Ne evet kalır ne hayır, katil ne haklıdır, ne haksız. Kişi kendini cüzzamlıların bakımına adayabileceği gibi, içinde insanlar yıkılacak ateşleri de tutuşturabilir. Kötülük ve erdem de birer rastlantı ya da geçici birer istektir. Hiçbir şey yapmamaya karar verilebilir o zaman, bu da, insanların kusurluluğuna üzülmek bir yana, en azından başkalarının öldürülmesini kabul etmektir. Bir de eylemin yerini acıklı bir özenciliğe vermeyi düşünebiliriz, bu durumda, insan yaşamı kumara sürülen bir paradan öte bir şey değildir. Nedensiz olmayan bir eyleme girişmek de isteyebiliriz. Bu son durumda, eyleme yön verecek bir üst değer bulunmadığından, en çabuk, en dolaysız etkenliğe yöneliriz. Hiçbir şey doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü olmadığından, kuralımız en etkin, yani en güçlü biçimde davranmak olur. İnsanlar doğrular ve haksızlar diye değil, efendiler ve köleler diye ayrılır o zaman. Böylece ne yana dönersek dönelim, yadsımanın ve yoksayıcılığın göbeğinde, öldürme ayrıcalıklı yerini korur. Öyleyse, uyumsuz tutumu benimsemeye kalktık mı kuşkuları birer düş sayıp mantığı bunların üstüne çıkararak öldürmeye hazırlanmamız gerekir. Hiç kuşkusuz bir takım eğilimler ister bu iş. Ama, deneyimlere bakılırsa, sanıldığı kadar da değil. Öte yandan sık sık sık gördüğümüz gibi öldürtme olanağı da vardır her zaman. Öyleyse, mantık bunda yarar görüyorsa her şey mantık adına kurala bağlanabilir.
748 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.