Bir düş içinde yaşar insan.
Bir çiçek gibi yüreğinde sevgi can bulur.
Tomurcuklanır, filizlenir, boy verir.
Hergün daha da serpilir, gelişir.
Öyle güzel olur ki, kendi dahi şaşırır bu güzelliği karşısında.
Mutluluk sarhoşu olur.
Hergün, sevgi ile kendini sular.
Taki, güz kapıya dayanana kadar.
Önce, güneşi azalır,
Sonra yaprakları gazele döner,
Hergün yaprak yaprak sararır.
Çünkü, yavaş yavaş düşlerinde uyanmaya başlamakta insan.
Her gün sararıp dökülmekte yaprakları.
Hüzün kaplar yüreğini.
Gerçekle yüzleşip düşlerinde uyanana dek.
Her şey kocaman bir rüyaymış.
Gerçek olan ise kendi gerçek dünyasıymış.
S. Ş. 🌺
Psikolog tarihsel düşünmeye ilgi duyabilir; tarihçide sürüp giden zihinsel olayın özel türlerini çözümleyebilir; örneğin, tarihçilerin, gerçek dünyada doğru dürüst yaşayamayacak kadar nevrotik olduklarından, sanatçılar gibi bir düş dünyası kurmuş insanlar olduklarını ama sanatçıların tersine, bu düş dünyasını geçmişe yansıttıklarını, çünkü nevrozlarının köklerini çocukluklarındaki geçmiş olaylara bağladıklarını, bu nevrozlardan kurtulmak için boş bir çabayla hep geçmişe döndüklerini ileri sürebilir. Bu çözümlemeler daha da ayrıntıya girebilir, tarihçinin Julius Caesar gibi buyurgan bir kişiye ilgisinin babası karşısındaki çocuksu tutumunu nasıl dile getirdiğini vb. gösterebilir. Böyle bir çözümlemenin vakit kaybı olduğunu söylemek istemiyorum. Ben yalnızca psikologun özgün özne-nesne ilişkisinde dikkatini sırf özne tarafında topladığını göstermek için onun tipik bir durumunu betimliyorum. Psikolog tarihçinin düşüncesine bakar, onun nesnesine, geçmişe değil. Geçmiş diye bir şey olmasaydı, Julius Caesar düşsel bir kişi olsaydı, tarih bilgi değil, salt düş olsaydı, tarihsel düşünceye ilişkin tüm psikolojik çözümlemeler tamı tamına aynı olurdu.
Sayfa 34 - doğu batı yayınları, altıncı basım, çeviren: kurtuluş dinçer, şubat 2015, kızılay l 34-35
YORGUNUM MİTRAL
SERPİL TUNCER
Kim demiş beyin ölmüş, diye. Öldüysem şayet bu konuşan da kim? Hey MİTRAL! Duyuyor musun beni?
Her şey öyküleşebilir. Ölmekte olan beyin bile diyen yazarımız beynin kalbe serzenişinde hiçbir zaman aynı ritimde olmayan kalp ve beyin üzerinden düşünmemizi istemiş.Mitralin ihaneti vefasızlık mıydı gerçekten?İnsanoğlu
Çoğu edebi eser kurgu ve gerçek arasında bir yerde kalır. Yaşar Kemal tüm anlatılarında okuyucuyu gerçek ve hayal arasında bir yerde bırakır. Yazdıkları ne tam manası ile gerçektir ne de düş. Yazdıklarında elbette güçlü bir sözlü kültürün etkisi kaçınılmazdır. Büyüklerinden dinlediği destanlar, eşkıyalık hikâyeleri, türküler onun sanatının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. Âşık Rahmi’nin daha onu küçücük bir çocukken âşık tutmak istemesi, onun halktan alıp beslendiği bu sözlü geleneği eserlerde işleme eğiliminin ve yeteneğinin kanıtıdır.
Bu makalede Yaşar Kemal’in duyup dinlediklerini okudukları ve hayal gücü ile süslediği ilk defa 1970’de yayımlanan Ağrı Dağı Efsanesi romanı realist- gerçekçi bir bakış açısı ile ele alınacaktır.
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,1bin okunma
Deli ettin beni Yusuf Şimdi ben nereden başlayayım, nasıl anlatayım seni Yusuf. En iyisi herkes okusun bu kitabı da senin ahmaklığını herkes öğrensin
Hikaye günümüzde psikiyatr olan ve rüyalarını kontrol etmeye çalışan, onları tasarlama üzerinde çalışmalar yapan kahramanımıza bir hastasının getirdiği mektupla başlıyor. Bu mektuplar büyük dedesi ve büyük amcasına aittir. Amcaya ait mektupta rüyalarına giren Butimar'ın fotoğrafını görünce şok geçirir ve hikaye burada yüzyıl kadar öncesine geçiş yapar. Büyük amca Yusuf ve onun Butimar'ının hikayesine. Düş ile gerçek arasında bazen hayaller dünyasına götüren bazen de çekilen acılarla okuyucuyu gerçek dünyaya döndüren masalsı bir aşk hikayesiydi Butimar. Kesinlikle önerimdir. Tarzı sevenler, merak edenler mutlaka okusun.
ButimarKaan Murat Yanık · Ketebe Yayınları · 20223,932 okunma
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
" Bir su düşer: Düş gerçeğin, gerçek düşün içinde ...
Tepişir deli taylar, düş gören bir başın içinde?
Bozkurtlar ulur, toylar kurulur bir taşın içinde
Bir düştü olur bunlar, bir de Orhun varsa işin içinde..."
Kökenimize, kadim Türk yurtlarına ziyarete var mısınız? Yazar Hasip Sarıgöz ile Ötüken'e doğru bir yolculuğa çıkıyoruz
Sonunda tüm yaşamı düşler oldu. Bu değişimle birlikte de gerçek âlem ile düş âlemi yer değiştirdi sanki ve şöyle bir terslikle yüz yüze kaldı: Uyanıkken uyuyordu ve uykudayken ise uyanıktı.
“HAKKARİDE BİR MEVSİM “ #kitapyorumu
insanın içinde derin yaralar bırakan bir kitap. Ferit EDGÜ kendisi de bir dönem Hakkari’de öğretmenlik yapmış. Bizzat kendisi de gördüğünden olsa gerek son derece çarpıcı yorumları ve betimlemeleri var.
Sadece öğretmenlik için gittiği köyde yaşadığı zorluklar ve omzundaki yük her geçen gün artıyor. Biri